Hamilelik Ve Doğum

Hamilelik İle İlgili Herşey, Gebelik Ve Doğum İle İlgili Merak Ettikleriniz
Doğum
Her doğum bir mucize sayılabilir. Çünkü doğum sayesinde yeni bir varlık gözlerini dünyaya açar. Bütün aileyi mutlu eden doğum aynı zamanda kadınların gözlerini korkutan bir olaydır. Ama bir kadın, doğuma kendini hazırlar ve hamilelik devrinde de doktorun dediklerini yerine getirirse telâşlanmaz, endişelenmez ve büyük korkulara kapılmaz. Bir kadının doğuma hazırlanabilmesi için bir bebek istemesi şarttır. Çocuğu olmasını arzulayan kadın, kendisini doğuma daha iyi hazırlar.
Hamilelik Ve Doğum Gebelik belirtileri: Gebeliğin belirtileri şunlardır : Vakti geldiği halde aylık kanama olmaz. Göğüsler biraz büyür ve yine göğüslerde bir gerginlik olur. Bazı kadınlarda bu sırada aşerme başlar. Sabahları kalktığında büyük bir iştahla kahvaltı edebilir, sonra midesi bulanabilir ve kusmaya başlar. Veya sabah kalktığında midesi rahatsızdır. Bulantı hatta kusma olabilir. Aşerme çoğu kadında en fazla 1 – 2 ay sürer. Fakat bazı çok hassas tiplerde aşerme hamilelik boyunca da devam edebilir. Doktor bu durumda hastasına midesini yatıştırıcı ilaçlar verir ve özel bir rejim de uygulatabilir.
Hamilelik Ve Doğum Doğum tarihi : Hamile kalan bir kadmın ilk düşüneceği ne zaman doğuracağıdır. Bunu yaklaşık olarak saptamak kabildir. Hamilelik, son âdet kanamasının ilk gününden itibaren 40 hafta devam eder. Yani kadının 280 gün sonra doğum yapmasını beklemek normaldir. Bu hesaplamada birkaç günlük bir hata olabilir.
Hamilelik Ve Doğum Hamile kadının duyguları: Hamile kadının hayatında büyük değişiklik olduğunu kabul etmek gerekir, Önce kadının vücudunda büyük bir değişiklik vardır. Vücudundaki östrojen hormonunun düzeyi iyice yükselmiştir. Rahmin içine yapışmış olan döllenmiş yumurta hızla büyümektedir. Kadın o zamana kadar hiç bilmediği bir durumla karşı karşıyadır. Ayrıca yakınları, tanıdıkları ona gebelik ve doğumla ilgili çeşitli bilgiler anlatmakta, kafasını karıştırmakta ve gözünü korkutmaktadır. Ayrıca, hamile kadın biçimli vücudunun gitgide bozulmasına da üzülmektedir. Doğumun çok tehlikeli olduğunu işitmiştir ve korkmaktadır. Bu durumda kadının telâşlanmasını, üzülmesini, içine kapanmasını doğal karşılamak gerekir. Doktor, genç kadına doğum hakkında bilgi vermeli ve onun kafasındaki korkuları silmesine yardım etmelidir. Kadının eşi de hamilelik sırasında onun neşelenmesini, canlanmasını sağlamalıdır. Kadın, hamileliği boyunca eşine güveneceğine inanmalıdır. Bir erkeğin hamile olan karısını ihmal etmesi, onu yalnız bırakması, kendisine karşı kayıtsız olması hiç doğru değildir. Kadın, hamilelik sırasında eşinden her zamankinden daha fazla ilgi, sevgi ve anlayış bekler. Erkek, eşinin endişelerini, üzüntülerini anlamalı ve onu yatıştırmalı, güven vermelidir.
Hamile kadının günlük hayatı : Hamilelik ilerlerken kadının vücudundaki değişiklikler de devam edecektir. Karın büyürken göğüs uçları da büyüyecek ve aeroların rengi koyulaşacaktır. Vücut haliyle ağırlaşacaktı. Hamile kadın, eski günlük yaşayışına 4 hatta 5 ay devam edebilir. Yine de yorucu hareketlerden kaçınması şarttır. Ağır eşya kaldırmamalı, eğilip kalkarak iş yapmamalıdır. Zaman zaman dinlenmek de yararlı olur.
Hamile kadınların hareketsiz kalmaması da gereklidir. Onun için bebeğe zarar vermiyecek hafif egzersizleri her gün yapmalıdır. Öğle yemeklerinden sonra 1 saat uzanmak veya uyumak çok yararlıdır. Geceleri de 8 saat uyuması gerekir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Hamile Kadının Beslenmesi:
Hamile kadının eskisinden daha fazla beslenmesi gerekecektir. Çünkü büyümekte olan çocuğun çeşitli besin maddelerine ihtiyacı vardır. Her insan için dengeli ve yeterli beslenme gereklidir. Bu kural gebe kadın için daha fazla gereklidir. Hem hamile kadın, dengeli beslenme uygularken özellikle bazı besinleri fazla yemek zorundadır. Bu konuda kendisine doktoru fikir verecektir. Yalnız, kadın bu devrede şişmanlamaktan kaçınmalıdır. Bazı kimselerin sandığı gibi hamilelik sırasında pek fazla kilo almak hiç iyi değildir. Besinler içinde en önemlisi proteindir. Onun için de hamile kadın protein bakımından zengin besinler yemelidir. Çocuğun kanı için demir, kemikleri için de kalsiyum ve fosfor gereklidir. Bu yüzden protein, demir, fosfor, kalsiyumu bol besinler günlük yemek programında muhakkak yer almalıdır. Ayrıca vücudun diğer vitamin ve madenlere de ihtiyacı olacaktır. Zaten doktor da hastasına hangi yiyeceklerden ne miktar yemesi gerektiğini bildirecektir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Yürüyüş :
Hamile kadının açık havada yürüyüş yapması çok yararlıdır. Böylece vücut çalıştırılmış olur. Bu arada vücudunu da, ayaklarını da üşütmemelidir. Hamilelik boyunca topuksuz veya az topuklu ayakkabılar giymek yerinde olur. Hava fazla sıcaksa yürüyüşü akşam üzerine veya geceye bırakmalıdır. Hamile kadın, güneşten de yararlanmalı ama fazla sıcak ve fazla güneş zararlıdır. Fırsat buldukça güneşte oturmak veya dolaşmak hatta güneş banyosu yapmak faydalıdır. Fakat kavurucu güneş hamile kadınlar için de, başkaları için de çok zararlıdır. Hava güneşsiz, mevsim kış ve gökyüzü hep bulutlarla örtülüyse o zaman doktor hastasına D vitamini verebilir. Bu arada hamile kadın daima az yağlı ve sindirimi kolay besinleri seçmelidir. Doktor hastasına süt içmesini de söyleyebilir. Ama kadın şişmanlıyorsa o zaman kaymağı alınmış süt iç- meli veya süt tozu kullanmalıdır. Hamilelik sırasında ağırlığın en fazla 11-12 kilo artması gerekir. Daha fazlası şişmanlık sayılır.
Doktora güvenme ; Hamile kadının düzenli aralıklarla doktoruna gitmesi de gereklidir. Doktor, hastayı ilk muayene ettiğinde çeşitli konuları soracak, kadının geçirmiş olduğu hastalıklar üstünde duracaktır. Bu arada tansiyona yani kan basıncına bakacak, bazı testler de yaptıracaktır, idrar tahlilleri ve kan tahlilleri kadının sağlık durumu konusunda iyi fikir verir. Hamile kadın, doktorundan hiçbir şey saklamamaiı, her bilgiyi anlatmalıdır. Eski bir hastalığı veya geçirilmiş bir sinir rahatsızlığını gizlemek hem doktoru şaşırtır hem de yanlış karar vermesine neden olabilir. Kadın gerçeği anlatırken kendi kendine yardım ettiğini bilmelidir. Muayeneler devam ederken hastayla doktor arasında anlayış ve güven oluşacaktır. Kadın, doktoruna tam anlamıyla güvenirse doğumda daha rahat eder. Çünkü emin ellerde olduğunu ve kendisi için gereken her müdahalenin yapılacağım bilir. Muayeneler devam ederken doktor karındaki bebeğin normal şekilde gelişip gelişmediğini de anlar.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Banyolar:
Gebe kadının kendine iyi bakması gerekir. Vücudu daima temiz olmalıdır. Bunun için de doktoru kendisine banyo veya duş yapmasını, banyonun pek sıcak olmamasını da söyleyecektir. Hamile kadın ılık banyoya girerek dinlenebilir ve rahatlayabilir. Fakat banyoda uzun uzun yıkanıp kendini yormamalıdır. Yine banyoda keselenmeye, zor hareketler yapmaya da kalkmamalıdır. Banyodan çıkınca da üşütmeme- li, yumuşak havluyla kurulanıp giyinmeli ve biraz dinlenmelidir. İsterse yatağına uzanarak da dinlenebilir. Hamilelik sırasında kaplıcalara gitmeye kalkmamalı veya soğuk suya girmemelidir. Mevsim yazsa doktor denize girmek için izin verebilir. Fakat hastasının denize saat kaçta gireceğini ve ne kadar kalacağını da kesinlikle belirler. Zaten doktor yürüyüş, hafif beden hareketlerinin de belirli süreler yapılmasını isteyecektir. Hamile kadın, karnındaki çocuğu düşünmeli ve tramplenden denize atlamaya, çok uzun süre yüzmeye, soğuk sulara dalmaya kalkmamalıdır.
Hamile kadın ve hastalık :
Hamile kadın çevresindeki kimselere dikkat etmelidir, çünkü o, sağlığını korumak zorundadır. Hastalanacak olursa kendisi de bebeği de zarar görebilir. Daha çok temiz havayı tercih etmeli ve hasta insanlara yaklaşmamalıdır. Hastalanan çok sevdiği biri de olsa hamilelik sırasında onu ziyarete gitmemelidir. Hamile kadın, doğuma kadar olan süre içinde, ondan sonra da loğusalık devresinde kendisini mikroplardan korumalıdır. Yine de bütün korumaya rağmen mikrop alabilir ve hastalanabilir. Bu durumda, hastalık basit bir nezle de olsa durumu hemen doktorla konuşmakta yarar vardır. Doktor, gereken önlemleri alacaktır. Hem hamile kadının pek hafif geçireceği bir hastalık
bebekte büyük komplikasyonlara da yol açabilir. Hamile kadın, kızamıkçık veya Alman kızamığı denilen hastalığı pek hafif atlatabilir ama bebeği bu yüzden zarar görür. Bebeğin kalbinde, gözlerinde, kulaklarında bozukluklar olabilir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Hamile kadın ve ilaç :
Doktor her muayenede kadının sağlık durumunu iyice inceleyecek, bazı sağlık problemleri görürse ona göre önlem alacaktır. Doktor, aşerdiği için fazla yemek yiyemeyen hastasına vitaminler ve başta kalsiyum, demir, fosfor olmak üzere madenler verebilir. Fakat kadın kendi kendine vitaminler ve madenler almaya kalkmamalıdır. Çünkü kalsiyum gibi madenler veya D vitamini fazla alınırsa bebeğe zarar verir. Onun için doktoru dinlemeli ve onun verdiği ilaçları kullanmalıdır. Doktorun izni olmadan bir aspirin bile almamalıdır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Kontrol muayeneleri sırasında ortaya çıkabilecek rahatsızlıklar:
Hamileliğin ilk 6 ayında her ay ve daha sonra 15 günde bir doktora gitmelidir. Doktor başlangıçta rahim büyüklüğünü anlar. Kadının çatısına bakar, yani kalça genişliğini hesaplar. Doğumun ne şekilde olacağını saptar. Bazı kadınlar sık sık doktora gitmeyi anlamsız bulurlar. Bunun zaman ve para kaybı olduğunu söylerler. Oysa hastasına çok dikkat eden doktor bazı gizli hastalıkları da fark eder. Hamilelikte karaciğer bozuklukları olabilir, kalp, sinir sistemi ve deri rahatsızlıkları da ortaya çıkabilir. Bazen de böbreklerin bozulduğu anlaşılır. Ayrıca kadının ağırlaşması bacaklarını etkileyecek, varise yol açabilecektir.
Kontrol muayeneleri sırasında bazen çok tehlikeli durumlara da müdahale yapılır. Örneğin hamile kadında hafif bir kanama görülebilir. Bunun tehlikeli olup olmadığını hasta değil sadece doktor bilebilir. İşte bu yüzden doktorlar, daha ilk muayenede hastalarına, kanama görülecek olursa hemen kendilerine duyurulmasını söyler. Aynı şekilde karın ve sırt ağrılarına karşı da hastalarını uyarırlar. Böyle durumlarda kadının sırt üstü yatması ve çağırdığı doktorun gelmesini beklemesi gerekir. Çünkü bu belirtilerin hepsi de çocuğun düşebileceğini gösterebilir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Bakımlı Kadın :
Hamilelik kadını çok mutlu eden fakat aynı zamanda endişelenmesine, karamsarlaşmasına neden olan bir olaydır. Gebe kadın, doğuma kadar kendisine çok iyi bakmalıdır. Bunu yapmazsa sinirleri bozulur, kendine olan güvenini kaybeder. Hamilelikte kılığa, kıyafete, saça, başa, yüze bakmak şarttır. Yalnız çocuk bekleyen kimsenin saçlarıyla, yüzüyle fazla uğraşacak hali yoktur. Onun için de basit bir bakım uygulanmalıdır. Saçları kıvırmak kadını sıkabilir. Berbere gitmekten de o ara hoşlanmayabilir veya berbere gidecek durumu olmayabilir. En İyisi saçları kolay taranacak bir biçimde kestirmektir. Kısa saç daha uygundur. Çünkü bunu yıkamak, kurutmak daha kolaydır. Ama kadın istiyorsa uzun saçlarını da korur. Uzun saça da basit bir biçim verir veya güzel bir topuz yapar. Yalnız saçlar kurutulacağı zaman fazla sıcak makineye girmemelidir. Hamilelikte cilde de bakmalıdır. Her gece yüzü temizlemek ve cilde uygun bir krem sürmek yararlıdır. Ayrıca makyaj malzemesi alerji yapıyorsa bundan hemen vazgeçmelidir. Bu durumda istenirse alerji yapmayan boyalar alınır veya doğuma kadar makyajdan vazgeçilir. Fakat bebek bekleyen kadın, güzel görünmeyi istiyorsa, buna çok önem veriyorsa o zaman alerji yapmayan boyaları almak şarttır. Çünkü boyanan, güzelleşen kadının kendine olan güveni artacaktır. Hamilelik sırasında kolonya ve hafif losyonlar sürebilir. Fakat ağır parfümlerden bir süre uzak kalmak yerinde- dir. Çünkü pek çok kadın hamilelikte parfümden tiksinmektedir. Yine bazılarında parfümler alerji yapmaktadır. Parfümleri doğumdan sonraya saklamalıdır. Bebek beklerken eller ve ayaklar da bakımlı olmalıdır. Bu devrede manikür de pedikür de yapılabilir. Bebek bekleyen kadın, kendini yormadan süslenmeli, görünümü iyi olmalıdır. Bu onun neşelenmesini, canlanmasını sağlar.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Gebenin Giyim Eşyaları :
Kadın, hamile kaldıktan sonra ilk ay giyimde bir değişiklik yapılmaz. Hatta bazı kadınlarda ikinci ayda da karnın büyüdüğü belli olmaz. Fakat yine de bebek bekleyen kadının bazı önlemleri alması gerekir. Karnı iyice içine bastıran lastikli korseler, sıkı jartiyerler, yine sıkan çorap lastiklerinden vaz geçilmeli, beli ince göstermekte ısrar ederek sıkı kemerler takıl- mamalıdır. Göğüsler hamilelikte büyür. Bunları da küçük göstermeye kalkarak dar sütyenlerle bastırmak zararlıdır. Eğer göğüslerin büyüklüğü rahatsızlık veriyorsa, bunları taşıyacak rahat süt- yenler seçmelidir. Doktor muayeneye göre bazen bebek bekleyen kadına korse verebilir. Bu, çocuğun rahat taşınmasına yardım edecek, sıkmayan tür bir korsedir. O zaman doktorun sözünü dinlemek ve korseyi giymek gerekir. Hamilelik ilerlerken eski giyim eşyaları küçük gelmeye başlayacaktır. Bebek bekleyen kadın bu yüzden çok üzülebilir, eski biçimli vücudunu kaybettiği için karamsarlaşıp kederlenebilir. Kadının doğuma belli bir süre kaldığını ve doğumdan sonra da istediği gibi giyineceğini bilmesi ve bu tür kuruntulardan sıyrılması gerekir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Bebek bekleyen kadınların problemleri:
Bebek bekleyen kadın, sağlığı yerinde de olsa sık sık doktoruna görünmelidir. Çünkü onun yakınmasına neden olan bazı problemler ortaya çıkacaktır. Bunların başında sırt ağrıları gelir. Hamile kadınların hemen hemen hepsi sırt ağrılarından şikâyet ederler. Bunun dışında kadınları üzen başka bir olay da cilt problemleridir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Sırt ağrısı :
Genel olarak kadınların çoğu doğru duruşu, oturuşu ve yürüyüşü bilmez, bilenlerin bir kısmı da hamilelik sırasında bunu unutur. Bel kemiğinin daima düz durması gerekmektedir. Kamburu çıkartmak, bel kemiğini eğmek bu ağrılara yol açar. Hamile kadın, kalçalarını hafifçe öne vererek durmalıdır. Kaba et kaslarını sıkma böyle duruşun sağlanmasına yardım eder. Dik dururken omuzları geriye atmalı ve hafifçe aşağıya indirmelidir. Yürürken adımlar yumuşak olmalıdır. Kadın âdeta kayarcasına yürümelidir. Kalçanın öne çıkarılmasını sağlamak için çok basit bir hareket vardır. Hamile kadın sırt üstü yere uzanır. Elini belinin altına sokar. Bel altı ve biraz aşağısının yere hiç değmediğini böylece fark eder. Sonra kalçalarını kendisini zorlamadan hafif hareketlerle öne verir. Yerle sırt arasındaki boşluk kayboluncaya kadar bunu yapar veya yerle bel ve altı arasındaki açıklık azalıncaya kadar kalçaları yavaş yavaş havaya kaldırır. Bu hareket, hamileliğin hemen başında yapılmaya başlanırsa kadın kısa süre içinde dik durmasını ve dik yürümesini öğrenir. Ayrıca otururken kamburu çıkarmak, omuzları öne vermek de sırt ağrısı yapar. Bebek bekleyen kadın dik arkalı bir koltukta oturmalıdır. Belin arkası koltuğun arkasına dayanmalıdır. Belden yukarısı dimdik durmalıdır. Bebek bekleyen kadın, herhangi bir sebeple uzun süre ayakta kalacak olursa ağırlığını sık sık bir ayağından öbürüne vermelidir. Böylece sırta, bel altına ve bel kemiğine binen ağırlık düzgün şekilde dağıtılmış olur. Bu kadın, hamileliğin sonuna doğru zaman zaman bacak kemiklerinin kendisini çekmediğini sanır. Vücuttaki hormon değişiklikleri doğumdan önce ligamentlerin gevşemesine neden olduğundan, bu duygunun sebebi gevşeyen ligamentlerdir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Hamilelikte yüz problemleri:
Hamilelikteki hormon değişiklikleri bazı kadınların yüzlerinden şikayet etmelerine yol açar. Hamileliğin ilk 5 ayındaki fazla östrojen hormonu salgısı çildir doğal yağlarım çıkarmasını engeller. Bu yüzden bazı kadınların gerek yüz ciltleri gerek saçlar iyice kurur. Son 4 ayda progesteron hormonu sayesinde östrojenin etkisi hafifler. Böylece yüz ve saç kuruluğundan şikâyet edenlerin ciltleri düzelir ve saçlar da eski canlılığına kavuşur. Fakat progesteronun fazlalaşması da bazı kadınların yüzlerinin ve saç diplerinin yağlanmasına neden olur. Başka bir problem de hamilelik sırasında yüzde beliren kahverengimsi lekelerdir. Bunlara da vücutttaki hormon dengesizliği yol açar. Bu lekeler genellikle doğumdan sonra kaybolur. Bazen lekelerin doğumdan sonra geçmediği görülür. Bu durumda doktor, lekeleri geçirecek bir çare düşünür.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Gerilen karın:
Hamilelik ilerlerken karın gitgide büyür ve bu arada gerilir. Zaten irileşmiş olan göğüslerin derisi de gerilmektedir, başlangıçta tedbir alınmazsa gerek karın gerek gö- güs derisi çatlayabilir. Hatta şişmanlama varsa bacak üstlerinde de çatlaklar olur. Bu çatlaklar ince kırmızımsı çizgiler halindedir. Kadının cildi çok esmer de olsa çatlaklar kırmızımsı görünür. Renkleri daha sonra beyaza döner. Kadın doğumdan sonra zayıflayacak olursa çatlaklar daha da belirginleşir. Bu çatlakların düzeltilmesi mümkün olmadığından, kadının daha hamileliğin başlangıcında karnına ve göğüslerine tatlı badem yağı sürmesi gerekir. Böylece devamlı yağlanan cilt ne kadar gerilirse gerilsin çatlamaz. Sonuçta karında, göğüslerinde iz kalmaz. Eğer karnı, göğüsleri yağlamak başlangıçta düşünülememişse ve bu çatlaklar olmuşsa üzülmemeli ve tatlı badem yağını her gece bu kısımlara sürmeye başlanmalıdır. Badem yağı çatlakları geçirmeyecektir ama cilt yağlanacağı, yumuşayacağı için çatlaklar da belirsiz olacaktır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Dişler:
Bebek bekleyen kadınların, dişlerine de çok itina etmeleri gerekir. Hamilelik süresince dişlerle ilgilenmelidir. Eskisi gibi dişler her yemekten sonra özenle ovulmalıdır. Doktor da bu arada gerekirse ağzın temiz tutulması için antiseptik gargaralar verir. Dişlerde çürüme olursa durumu hemen doktora bildirmelidir. Bebek, kemikleri ve belirli organları için fazla kalsiyum isteyecektir. Doktor bunu bilir ve ona göre hamile kadına kalsiyumu bol besinler verir. Gerekirse ayrıca kalsiyum tabletleri alınmasını söyler.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Tırnaklar:
Hamilelikte tırnaklar birden incelmeye başlayabilir: yumuşayıp kıvrılır veya çatlayıp kırılırlar. Bu durumu önemsemek gere kir. Doktora tırnakların inceldiğini de anlatmalı ve onun, tırnakları ve vücudu kuvvetlendirmek için söylediklerini yapmalıdır. Bebek bekleyen kadın, en küçük problemlerini bile doktoruna açmalıdır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Annenin kanı bebeğin hayatını tehlikeye sokabilir :
Doktor, bebek bekleyen hastayı ilk muayenesinde kan grubunu da öğrenir. Bu arada kanın Rh pozitif veya negatif olduğunu anlar. Rh pozitif kanın çok olmasına karşılık Rh negatif kan azdır. İnsanların ancak % 15’inde Rh negatif kan olduğu sanılmaktadır. Kanı Rh negatif olan kadının doktora o zamana kadar düşük yapıp yapmadığını ve sağlık nedenleri yüzünden kürtaj olup olmadığını söylemesi gerekir. Kadının daha önce çocuk aldırıp aldırmadığını yeni doktoru muhakkak bilmelidir. Bebekler doğdukları zaman kanlarında kendi Rh antikorları yoktur. Fakat annenin kanı Rh negatifse bu bebek için tehlikeli olabilir. Çünkü Rh negatif kandaki antikorlar, Rh pozitif kanla temas edince onu kaplamaya ve yok etmeye kalkar. Kanı Rh negatif olan bir annenin dikkatli davranması gerekir. Çünkü onun kanı plasentadan fetusa kolaylıkla geçer, karnındaki bebeğin kanını tahrip eder. Genellikle anneyle bebeğin kanı vücuttan plasenta çıkarken karşılaşır. Bebeğin kanının bir azı plasenta vasıtasıyla annenin kanına karışır. Bu da tehlikeli sonuç doğurur. Ancak anneye doğumdan 72 saat önce Rhogam denilen anti-Rh antikorları büyük dozda verilirse, kanda Rh pozitif kana saldıran antikor oluşumu önlenir.
Yalnız anne daha önce hamile kalmış ve düşük yapmışsa veya sağlık nedenleri yüzünden kürtaj olmuşsa vücudunda Rh pozitif kana saldıran antikorlar önceden oluşmuştur. Bu duruma çare bulunamaz. Bebeğin pek az miktardaki Rh pozitif kanı annenin kanındaki Rh antikorlarını harekete geçirir. İlk doğumda fazla tehlike olmayabilir ama düşük veya kürtajdan sonraki doğumda gerçekten tehlike vardır. Onun için de doktor çok ihtiyatlı davranır ve tedbir alır. Bazen doktor çocuğun vakitsiz doğmasını ve doğar doğmaz da kanının değiştirilmesini uygun bulur. Anne ve babanın kanı aynı cins ise, ikisi de Rh pozitifse bebek için bir tehlike yoktur. Yine anne ve babanın kanı Rh negatifse sorun1 çıkmaz. Ama annenin kanı Rh negatif, babanınki Rh pozitifse çok dikkatli olmak gerekir. Yine kan uyuşmazlığı bebekte ağır sarılık yapacağı için de doktorun bu konuda çok dikkatli olması şarttır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Gebelik sırasında cinsel ilişki :
Hamile olan kadın cinsel ilişki konusunu da doktoruyla konuşmalıdır. Hastasını devamlı muayene eden doktor, bu konuda ona yardımcı olacaktır. Cinsel ilişkinin gebeliğin kaçıncı ayına kadar devam edebileceğine de yine doktor karar verecektir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Bebek beklerken yapılmaması gereken işler:
Bebek bekleyen kadının kendine .çok iyi bakması, sağlığını koruması gerekir. Bu arada gebelik sırasında varsa bazı tiryakiliklerden de vaz geçmek şarttır. Her şeyden önce sigara bırakılmalıdır. Sigara içen kadınların doğurdukları çocukların daha zayıf ve çelimsiz olduğu bir gerçektir. Uzmanlar sigaranın çocuğa başka yönlerden de zarar verdiğine inanmaktadırlar. Sigara kesilemiyorsa iyice azaltılmalıdır. Yine hamile kadın, alkollü içkiler içmemelidir. Gebelik sırasında meyve, sebze suları ve süt içmesi çok daha yararlıdır. Alkol karındaki bebeğe zarar verir. Hatta bazı kadınların fazla alkol aldıkları için düşük yaptıkları da görülür. Hamile kadın alkolikse aile o ara içkinin kesilmesini sağlamalıdır. Bir sinir hekimi kadının içkiden vazgeçmesi için bazı önlemler alabilir. Alkolik kadın içki içmekte devam ederse bebeği zayıf ve ayrıca sakat doğabilir.
Hamilelik sırasında akla gelen ilaçları almamalıdır. Böyle ilaçlar da kanama veya düşüğe neden olabilir veya bebeğin sakat doğmasına yol açabilir. İlaç konusunda çok hassas olunması gerektiğini Thalodamide’li bebekler olayı da ortaya koymuştur. Bebek bekleyen kadın, uyuşturucu maddeler de kullanmamalıdır. Uyuşturucu maddeler zehir sayılır ve her insan için çok zararlıdır.
Thalodamide’li bebekler : Thalodamide’li bebekler olayı hamile kadına, doktoruna sormadan ilaç almaması gerektiğini öğretecek bir derstir. 1959’da İngiltere’de, Thalodamide adlı gebelik kusmasını önleyici bir ilaç iyice incelenmeden piyasaya sürülmüştür. Bazı hamile kadınlar bu ilacı kullanmakta bir mahzur görmemişlerdir ve thalodamide 1961’de piyasadan kaldırılıncaya kadar ileri derecede sakat 450 çocuk doğmuştur. Thalodamide’li bebekler denilen bu çocukların kolları ve bacakları yoktur. Bu felâket bütün ülkelerdeki ilaç yapımcılarına ders olmuştur. Doktorlar da bebek bekleyen hastalarına ilaç verirken çok titiz davranmaya başlamışlardır. Hamj- le kadınların rastgele ilaç almaya kalkmadan önce zavallı thalodamide’li bebekleri hatırlamaları çok yerinde olur.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Düşük ve kürtaj:
Rahimde gelişmekte olan bebeğin (fetus, dölüt, cenin) 28. haftaya girmeden önce rahimden atılmasına düşük yapmak denilir. Vücut, kendiliğinden fetusu dışarıya atmıştır. Fetusun 28.’i haftadan sonra rahimden atılması düşük sayılmaz. Buna erken doğum adı verilir. Düşüklerin çeşitli nedeni vardır. Bazı kadınlar çok bebek isterler fakat hamileliğin belirli bir devresinde rahim fetusu atar. Çocuk isteyen kadın, her hamilelikte aynı durumla karşılaşarak acı çeker ve umutsuzluğa kapılır. Fakat günümüzde doktorlar bu duruma da çare bulmuşlardır. İtiyadi düşük denilen bu problemin halledilmesi için uzun tedavi gerekir ama sonunda kadın sağlıklı bir çocuk doğurur. Hatta daha sonra başka çocuklar da doğurabilir. Bünyenin neden olduğu düşüklerin yanı sıra kazalar, vurmalar, sert darbeler ve çeşitli olaylar da ani düşüğe yol açabilir. Hamile kadının karnının alt kısmında sık sık sancılar oluyorsa bu düşük belirtisi olabilir. Vajinadan kan gelmesi de başka bir düşük belirtisidir. Bu durumda hasta hemen sırt üstü yatırılır ve doktor çağırılır. Doktor, düşüğe engel olmak için tedavi uygular. Fakat bazen çocuğun düşmesi kaçınılmaz hale gelir. Doktor düşükten sonra hastasını muayene eder ve yine ona belirli ilaçlar verir. Bazen düşük tam olmaz. Bu durumda doktor küçük bir kürtaj yaparak rahimin içini ‘temizler. Bazen çocuğu istemeyen kadın onu düşürmek için türlü tehlikeli yollara başvurur. Bu yüzden rahime zarar da verebilir. Şiddetli bir kanama başlar ve çocuk düşebilir veya rahimde kalsa da bu arada kadının hayatı tehlikeye girer. Fazla kan kaybı ve kan zehirlenmesi ölüme de yol açabilir. Günümüzde istenildiği sürece çocuk olmamasını sağlayan basit yollar vardır. Bunlardan yararlanmalıdır. Bazen de kadın çocuk ister ama doktor hamileliğin onun hayatını tehlikeye soktuğuna karar verebilir. Bu durumda çocuk alınır, kürtajla rahim içi temizlenir. Annenin sağlığı, hayatı tehlikeye girmedikçe kürtaj yapılmaz. Yasalarımıza göre kürtaj yasaktır. Bunu yapan kimse de yaptıran kadın da suçlu sayılır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Bebek bekleyen kadının alacağı önlemler:
Bebek bekleyen kadının sağlığına çok dikkat etmekten başka yapacağı işler de vardır. Her şeyden önce, doğacak çocuk için gerekli olan eşyaları tamamlayacak, yer varsa evde bir bebek odası yapacaktır. Bu arada doğum konusunda da karar verecektir. Bazı kadınlar evlerinden ayrılmayı istemez, evde doğurmayı arzular. Bazıları da hastahanede doğumu uygun bulurlar. Hastahane çok bakımdan daha iyidir. Çünkü orada her türlü durumda müdahale edecek uzmanlar, kullanılacak cihazlar, ilaçlar bulunur. İlk doğumda hastahanede kalmak daha yararlı olabilir. Ayrıca doğum komplikasyonlu olacağa benziyorsa, doktor hastahaneye yatılması için ısrar ediyorsa evde kalmakta ısrara kalkmamalıdır. Hastahanelerde doğum daha kolay olabilir. Hem evde doğum yapmak isteyen kimsenin bu iş için bir oda ayırması, özel karyola hazırlatması, çarşafın altına lastik örtü yaydırması, tentürdiyot, alkol gibi mikrop öldürücü maddeleri, pamuk, gazlı bez, vs. alması şarttır. Ayrıca doğacak bebeğin yıkanacağı banyo, bir sürgü, kirli çamaşırlar için bir plastik leğen, bol kaynamış su, vs. de gerekecektir. Bu nedenle evde doğum epey yorucu ve sıkıntılı olacaktır. Hastahanede her iş görevliler tarafından hazırlanır. Onun için bebek bekleyen kadın hiç yorulmaz. Hem kendisiyle ilgilenen çok kimse olacağı için de endişelerinden sıyrılır. Fakat bazı kadınlar doktor yerine tanıdıkları ebeyi ve hastahane yerine de evlerini tercih ederler. Daha önce doğum yapmış ve bu konuda tecrübeli olan kadın evini isterse onun isteğine uyulmalıdır. Doktor doğumun normal olacağını, komplikasyon çıkmayacağını söylemişse kadın ebenin yardımıyla evde doğurabilir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Gebeliğin son ayları :
Gebeliğin son ayları, aslında ilk aylardan fazla farklı değildir. Sadece rahim iyice büyümüştür ve karındaki organlar da yanlara veya yukarıya itilmiştir. Bu son aylarda kadın, kendisine daha çok özen göstermelidir. Her gün açık havaya çıkmalı, sabahları veya akşam üzeri yürüyüş yapmalıdır. Günde 2 saat yürümek çok yararlı olur. Gebe kadın her yemekten sonra ayaklarını yüksek bir yere dayayarak dinlenmelidir. Bazı kadınlarda son aylarda veya gebeliğin ikinci yarısında ayaklarda, ayak bileklerinde ve hatta bacaklarda şişler olabilir. Durumu doktora haber vermelidir. Buna böbreklerin iyi çalışmaması neden olabilir. Doktor hastaya gereken rejimi verir. Bu arada tuzlu ve sulu besinleri de sınırlandırır. Bileklerde, ayak ve bacaklarda şişme olunca idrar tahlillerinden yararlanılır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde
Dış gebelik : Bazen yumurta fallop tüpünde döllenir ve oraya yapışıp kalır. Buna dış gebelik adı verilir.
Doğum : Ortalama 280 gün süren bir gebeliği doğum sancıları izler. Bu sancılara rahmin kasılmaları neden olur. Rahim kasılarak bebeği dışarıya atmaya çalışmaktadır. Genel olarak doğum üç bölümden oluşan bir olaydır. Başlangıçta bebek başı aşağı olarak rahimde yatmaktadır. Bebek, içi amnios sıvıları dolu şeffafımsı bir kese içindedir. Kasılmalar fazlalaşınca vajinanın üst kısmına doğru uzanmış olan rahim ağzında gevşeme ve açılma görülür. Çocuğun etrafındaki zarın bir kısmı bu açıklıktan dışarıya doğru itilmeye başlanır. Bu itilme ve basınç yüzünden bir süre sonra zar patlar. Aminios sıvısı dışarıya akmaya başlar.
Doğumun ikinci safhasında önünde zardan engel kalmamış olan bebeğin başı rahim ağzını bastırıp aşağıya doğru itmeye başlar. Böylece rahmin ağzı iyice genişleyip açılır. Bebeğin başı vajinaya çıkar ve burada ilerler.
Daha sonra çocuk vajinadan çıkar ve doğar. Bu son devrede plasenta denilen son ve zarlar da rahimden atılır. Çocuk çıktıktan sonra rahatlayan rahim tekrar kasılmaya başlar ve ağrı yapar. Bu kasılmalar da plasenta ve zarları dışarıya atar.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Doktorun müdahalesini gerektiren durumlar :
Doğum sırasında doktor, kadının yanındadır. Gerekirse kadının acısını azaltacak ilaçları enjektörle vücuda verir. Bir taraftan da doğmakta olan çocukla ilgilenir. Normal doğumda çocuk baş aşağıdır ama bazen çok ters de durabilir. Doktor veya ebe çocuğun vücudu koltuk altları dışarıya çıkana kadar bekler. Çocuk bazen de yan olarak rahim ağzından çıkar. Bu da normal sayılmaz. Doktor bu durumu tehlikeli bulur. İçerden veya dışarıdan onu çevirmeye çalışır. Eğer çocuk sıkışır kalırsa, doğmazsa o zaman doktor ameliyata başvurur. Sezaryenle çocuğu alır ya da çocuğu parçalayarak çıkarıp annenin hayatını kurtarır.
Doktor normal olarak başı aşağıda olan çocuğun doğumunda da müdahale edebilir. Çocuğun başı takılıp kalırsa, doğum çok uzarsa, rahimin yırtılması tehlikesi belirirse, çocuk içeride oksijensiz kalırsa doktor forseps kullanır. Forseps iki kısımdan oluşan, başları kepçemsi bir penstir. Doktor, kepçelerden birini çocuğun sağ şakağına diğerini sol şakağına dayar. Parçaları birbirine takar ve çocuğu başından hızla çekerek dışarıya alır.
Doktor yan gelen çocuğu karın içinde çevirmeye çalışırken, hastaya anestezi yaptırır. Bir elini rahime sokarak içeride el ve ayakları bularak tutarken diğer eliyle de dışarıdan başa basar ve çocuğu ayakları aşağı gelecek şekilde döndürür. Sonra çocuğu bacaklarından çekerek alır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde
Sezaryen :
Sezaryen karın duvarıyla rahmin ön yüzünü keserek çocuğu dünyaya getirme ameliyatıdır. Bu ameliyata, bu şekilde doğduğu iddia edilen Jül Sezar’ın adı verilmiştir. Eskiden pek önemli sayılan bu ameliyat günümüzde basit kabul edilmekte, sık sık yapılmaktadır. Kadının kalça kısmı, pelvisi darsa, annenin yaşı ileriyse, çocuk ters gelmişse, rahim çocuğu dışarıya atacak kadar güçlü kasılmıyorsa, daha önceki doğum çok zor olmuşsa, doğumu güçleştiren rahim hastalıkları varsa, plasenta yani son, rahim ağzına yakınsa doktor sezaryene başvurur. Sezaryen yapılırken kadına narkoz verilerek genel anestezi uygulanır. Ameliyat kesiği pubisin biraz yukarısında kalır. Daha sonra ameliyat izi düz bir çizgi olarak görülür. Son zamanlardaki sezaryenler çok başarılıdır.
Sezaryen çok tehlikeli durumlarda doktorun hem anneyi kurtarmasını sağlar, hem bebek kurtulur. Fakat bazen sezaryen yapılamaz. Hastanın durumu bu müdahaleye uygun olmayabilir. Eğer çocuk annenin sağlığını tehlikeye sokuyorsa o zaman doktor çocuğu ameliyatla parçalayarak çıkarır. Ama daha önce bebeği canlı olarak alabilmek, doğurtmak, için de elinden geleni yapar. Bu arada çocuk rahimde ölmüşse doktor yine onu parçalayarak alır.
İkizlerin doğumunda bebeklerin her ikisi doğru ya da ters gelirler. Birinin uzunlamasına ötekinin yan gelişi nadirdir.
Birden fazla çocuk:
Bazen annelerin ikiz üçüz, dördüz ve hatta beşiz doğurduğu duyulur. Fakat böyle doğumlar ikizlere kıyasla çok azdır. İkiz doğumuna neden aynı anda bir yumurtayı iki spermanın döllemesi veya aynı anda iki ayrı yumurtanın döllenmesidir. Doktorlar, yeni usuller sayesinde bir kadının ikiz doğuracağını önceden tespit etmektedirler. Doğum anında genellikle iki bebek de rahimde doğru pozisyondadır veya ikisi de ayakları aşağıda durmaktadır. Tecrübeli bir doğum doktoru ikizleri nasıl doğurtacağını bilir. Zaten ikizler ender olarak yan gelirler. Doktor, ilk bebeği vajinadan çıkarıp aldıktan, dünyaya gelmesini sağladıktan sonra ikinci bebekle ilgilenir. Onun da doğumunu sağlar. İkiz çocuklar da tek çocuk gibi sağlıklı ve canlı olur. Ama çocuk sayısı artarsa, üçüz, dördüz, beşiz söz konusuysa o zaman çocuklar daha ufak tefek ve zayıf olacaktır. Bunlara özel bakım uygulamak gerekir. Zaten doğan beşizlerin hepsinin yaşamasına ender rastlanır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Erken doğum :
Dokuz ay on gün yerine yedi ay sonra doğan bebek erken doğmuş sayılır. Buna prematüre bebek denilir. Yine gebelik süresi hesaba katılmadan doğan bebeğin ağırlığı 2.5 kilodan az olursa prematüre sayılır. Böyle erken doğan veya kiloları eksik bebeklerin bakımı zordur. Doğumda iki kilonun üstünde olan bebeklerin % 95-96’sı özel bakımla yaşatılmakta ve zamanla normal hale gelmektedirler. Erken doğma prematüre bebeklerdir. Bunlar, dokuz ay on gün sonra doğsalar da yine erken doğmuş sayılır. Doğum ağırlığı 1100 gram civarında olan bir bebeği yaşatmak mümkün olmaz.
Doğumdan sonra: Çocuk doğunca hemen göbek kordonu kesilir. Çünkü çocuğun kordona dolanması tehlikesi vardır. Bazen kordon bebeğin boynuna dolanarak onun soluk almasını engeller, oksijensiz kalan beyin hücreleri yıkıma uğrar.
Göbek bağı hemen kesilir.
Vakitsiz doğan bebek kuvöze konur.
Erken doğan bebekler kuvöze yatırılır ve burada sıcak tutulur. Doktor bu bebeklerin emme ve yutma yeteneklerinin gelişip gelişmemiş olduğuna bakar. Bu yetenekleri gelişmiş prematüre bebeklere ağız yoluyla beslenme uygulanır. Diğerleri doktorun uygun gördüğü şekilde beslenir. Erken doğumun nedenleri bilinmemektedir. Fakat bazı erken doğumlara kanamalar ve eklampsi hastalığı neden olmaktadır. Vaktinde doğan sağlıklı bir bebeğin ağırlığı genellikle 3-3.5 kilodur. Bebeğin ağırlığı 4.5 kiloya kadar da çıkabilir. Yine bebek daha zayıf, 2.5 kilo da olabilir. 2.5 kilo da yeni doğmuş bir bebek için normal ağırlık sayılabilir. Fakat 2.5 kilodan az bebekler dai-
Göbeği bağlanmış bebek, sıcak, temiz bir beze sarılır yani sıcak tutulur. Sonra çocuğun gözlerine gümüş nitratlı bir eriyik damlatılır. Çocuğun vücudu doktorun uygun gördüğü bir sıvı yağla veya zeytinyağıyla ovulur ve havluyla silinir. Yüz de temiz ıslak elbeziyle silinir. Fakat, elbezine sabun sürülmemelidir. Daha sonra bebek ilk banyosunu yapar. Banyodaki suyun ısısı 38 derece olmalıdır. Banyoda çocuğun göbek kordonunun bağına dikkat etmeli, bağ asla gevşetilmemelidir. Çocuk banyodan çıkarılıp sıcak, temiz havluya sarılarak kurulanır. Bebek erken doğmuşsa veya cılızsa ilk banyoyu yaptırmamak daha uygundur. Daha sonra bebek temiz bir ye re yatırılır. Doktor, göbek kordonunu, göbeğin iki parmak üstünden dikkatle bağlar ve fazlasını keser. Göbeğe tentürdiyot sürülür ve temiz gazlı bez alkolle ıslatılarak bu kısmın üstüne konur. Yani, göbek kapatılır. Bebek, giydirilir, sarılır ve ısıtılmış olan yatağa yatırılır. Bazı hasta- hanelerde bebekler steril bölmelerde ayrı sepetlere veya karyolalara yatırılır. Bazılarında da sepeti veya karyolasıyla annesinin yattığı odaya getirilir. Hiçbir ziyaretçi çocuğu kucağına almaya, sevmeye veya öpmeye kalkmamalıdır. Çocuk bu yüzden hemen mikrop alır ve kendisi için tehlike yaratacak bir hastalığa tutulabilir.
Sağlıklı bir anne, dinlenmeyle kendisini çabucak toplar. Yalnız ilk günler idrar zorluğu olabilir. Büyük abdest pek sorun yaratmaz. Çünkü doğumdan önce kadının barsakları lavman yapılarak boşaltılmıştır. Doğumdan sonra da hekim daha çok sulu besinler vereceği için barsaklar o ara pek çalışmazlar. Doktor yeni anneye özel bir rejim uygulatır. Bol süt ve meyve suyu ve vitamin bakımından zengin besinler verir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Loğusalıkta hastalıklar:
Doğum olayı kadının vücudunu yorar. Doğumu izleyen loğusalık devresinde kadının kendisine iyi bakması, eski gücünü toplaması gerekir. Ayrıca anne olan kadın mikroplardan ve hastalıklardan da korunmalıdır. Bunun için de vücudun ve seks organları kısmının çok temiz tutulması gerekir. Fakat bu yeni anne olan kadının banyoya girip yıkanması anlamına da gelmez. Doktoru izin verinceye kadar kadın banyoya veya duşa girmemelidir. Loğusalıkta, pek çok kimse yeni anneyi tebrike gelir. Bu konuklar içinde nezleli, gripli, anjinli olanları loğusa odasına sokmamalıdır. Loğusalık devrinde en korkulan hastalıklar loğusa humması ve bacaklardaki toplar damarların tıkanmasıdır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Loğusalık :
Yeni doğan bir bebeğe dikkatle bakmak, özen göstermek gerekir. Ama bu arada doğum yapmış olan anneyi de unutmamalıdır. Onun da bakıma, ilgiye, anlayışa ihtiyacı vardır. Hatta eşler ve aileler, yeni anne olmuş bir kadını biraz da şımartmalıdırlar. Kadın doğumda çok sarsılmışsa uzunca bir süre yataktan çıkmaması gerekebilir. Normal doğumlarda yeni anne olmuş kadınlar 7 gün yataklarında dinlenir, bu arada loğusanın sabah ve akşam vücut ısısı alınır. Isının 37 derecenin altında olması gerekir ama bazen termometre 37’yi de gösterebilir. Bu duruma göğüslerde ani süt toplanması neden olabilir. Yine sabah ve akşam loğusanın nabzı dinlenmelidir. Nabzın dakikada 70 atması normaldir. Fakat bazı bünyelerde nabız 60 da olabilir. Eğer nabız yüksekse veya ateş varsa doktor hemen duruma müdahale etmelidir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Loğusa humması:
Loğusalık humması eskiden çok tehlikeli bir hastalık sayılırdı. Çünkü bu yeni doğum yapan kadının ölümüne yol açabilirdi. Zamanla bu hastalığa yıkanıp temizlenmemiş ellerin neden olduğu anlaşıldı. Doğumlarda doktora yardım edenler, ellerini yıkamaya pek gerek duymuyor ve mikroplar rahmin iç yüzüne ve doğum esnasında olan küçük yırtık ve sıyrıklara yerleşiyorlardı. Humma ateşin yükselmesiyle başlıyordu. Günümüzde doğumlardan sonra loğusa humması nadir görülür. Zira doğuma giren doktorlar, ebeler ve hemşireler, mikroplardan arınmış durumdadırlar. Ancak kendi başına çocuk düşürmeye kalkan, gizlice kürtaj yaptıran kimselerde bu hastalık hâlâ görülmektedir. Loğusa humması antibiyotiklerle tedavi edilebilmektedir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Rahim ağzında Ve Perinede yırtıklar:
Doğum yüzünden bazen rahim ağzında ve perinede küçük yırtıklar olabilir. Bazen de anüsün büzücü kası yırtılır. Bu da aptesin barsaklardan kendiliğinden boşalmasına yol açar. Doktor, doğumdan hemen sonra hastasını muayene eder. Önce rahmin tamamiyle boşaldığından emin olmak ister. Sonra varsa küçük yırtıkları diker. Böylece iltihaplanma tehlikesini önlemiş olur. Zaten hastahanede doğum yapmanın yararlı bir yönü de budur. Hastahanede, anneye de çocuğa da gereken ilgi gösterilir, çıkabilecek problemler hemen çözümlenir. Evde doğum yaparken de rahim ağzı veya perine yırtılabilir ve devamlı kanama yapabilirler. Zaten doğumda en az 150 ile 300 cm3 kan kaybeden anne için bu kanama tehlikeli olabilir. Ayrıca yırtıklar mikroplanıp iltihaplanabilir. Kadın evde doğum yapsa bile, hemen sonra muayene olmalı, yırtık varsa dikilmeli, gereken önlemler alınmalıdır. Ciddi bir kanama olursa doktor bunu da kesecek işlemleri yapar. Ayrıca loğusalıkta seks organlarının mikroplanmaması için kadının elleri daima temiz olmalıdır.
Eklampsi:
İlerlemiş hamilelikte veya hemen doğum sonrası kadınlarda rastlanan nöbetlere veya koma haline eklampsi denilir. Kadının tansiyonun birden yükselmesi, vücutta ödemler görülmesi ve idrarda protein çıkması hastalığın belirleyicisidir. Bu hastalığın nedeni henüz bilinmemektedir. Hasta lohusaysa hemen hastahaneye kaldırılarak tedavi edilmelidir. Kendisine yatıştırıcı ilaçlar verilmeli, çok sakin ve sessiz bir odada yatırmalıdır. Hasta hamileyse belirli yollara başvurularak suni doğum başlatılmalı veya çocuk sezaryenle alınmalıdır. Çünkü eklampsi hem anne hem de çocuk için çok tehlikelidir. Doktor, hastasını her ay ve daha sonra her 15 günde bir muayene ederken eklampsi belirtileri olup Olmadığına da bakmalı, belirti görürse hemen önleyici ve koruyucu önlemleri almalıdır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Annenin Egzersizleri :
Hamile kadın, doğum yapar yapmaz karnının küçülüp eski halini alacağını sanır. Gerçekten de kocaman karın, iner ve küçülür ama aynı zamanda sarkar. Bu karnın eskisi gibi dümdüz olabilmesini sağlamak için özel hareketler vardır. Doktor, anne loğusa yatağından kalkacak kadar güçlenince bu özel hareketleri anlatır. Kadın her gün bu hareketleri yapar (Bak. Beden Eğitimi). Karın kaslarını güçlendiren hareketler her gün yarım saat kadar yapılırsa bir süre sonra karın düzgünleşir. Yalnız hareketleri ilk günler 5-10 dakika yapmalı ve zamanla uzatmalıdır.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Annenin Süt Vermesi :
Annenin bebeğine süt vermesi gerekir. Çünkü bebek için ana sütü en uygun besindir. Ayrıca çocuğunu emziren annenin beyninde oksitosin adlı hormonu salgılayan bir merkez uyarılır. Bu hormon hem göğüsleri etkileyerek sütün akmasını sağlar hem de rahim kaslarını etkiler. Rahimin düzgün şekilde küçülmesine yardım eder. Ayrıca doğumla ilgili kanamaları da durdurur. Bazı kadınların sütü boldur ve gerektiği sürece bebeklerine meme verebilirler.
Fakat bazı kadınların sütü azdır veya hemen hemen hiç yoktur. Ama bebek meme emmeye başlayınca hiç sütü olmayan kadının göğüslerinden bol süt gelebilir, az süt de fazlalaşabilir. Bebeğin meme emmesi en kuvvetli uyarıcıdır. Yani bebek süt emdikçe göğüslerde süt olabilir. Fakat bazı kadınlarda bebek emmek istese bile süt olmayabilir. Annenin buna üzülmemesi ve bebeği başka sütlerle beslemeye başlaması gerekir. Meme verebilmenin göğüs büyüklüğüyle ilgisi yoktur.
Bebeğine meme veren annenin iyi beslenmesi gerekir. Kadın yeterli ve dengeli beslenme uygulamalıdır. Bu arada doktorunun önereceği besinleri de günlük yemeklerine katacaktır. Yalnız ağır besinlerden, karaciğeri yoran, sindirim sistemini rahatsız eden ağır, baharatlı yemeklerden vazgeçmelidir. Aslında bu tür besinleri hiç yememek daha doğrudur. Süt veren anne günlük besinler dışında bir litre süt içmeli veya 4 su bardağı yoğurt yemelidir. Ayrıca taze meyve ve sebzeyle bunların sularından da yararlanmalıdır. Bebeğini emziren anne sağlıklı ve güçlü olmalıdır fakat aldığı besinler yüzünden şişmanlıyorsa unlu, nişastalı, şekerli ve yağlı besinleri azaltmalıdır, zayıflıyorsa arttırmalıdır.
Meme veren anne, alacağı ilaçlara dikkat etmelidir. Doktoru izin vermedikçe ilaç almaya kalkmamalıdır. Bu ilaçlar meme emen bebeği rahatsız edebilir. Anne, kendine özen göstermeli, temiz hava almalı, neşeli olmaya bakmalı ve üzülmemelidir. Çünkü üzüntü de sütü azaltabilir. Bazen göğüs başlarında çatlaklar olur. Buna da memeyi çocuğun ağzından birden çekmek yol açabilir. Çocuğun ağız kenarlarına parmakla hafifçe bastırılırsa ağzına hava dolar ve çocuk hemen memeyi bırakır. Göğüs uçlarında çatlak olduğu sürece bebeğe meme verilemez. Bu durumda 2-5 gün annenin sütünü el veya pompayla sağmak ve bebeğe biberonla vermek daha doğrudur. Bazen doktor göğüs üstüne cam başlık geçirilmesini de önerebilir. O zaman çocuk bu başlıktan sütü emerek beslenir; sütü el ile veya pompayla sağmaya da gerek kalmaz. Doktor da göğüs ucundaki çatlaklar için bazı merhemler verir. Bu çatlaklar geçince anne eskisi gibi meme vermeye başlar.
Süt veren kadının göğüslerini çok temiz tutması gerekir. Çocuğa meme vermeden önce göğüs uçları, kaynatılmış suya batırılan temiz pamukla silinmelidir. Bu sayede hem annenin hem bebeğin sağlığı korunur. Meme verme bitince göğüs uçları ve etrafı silinmeli ve üstlerine katlanmış temiz tülbent koymalıdır. Sızan sütü tülbent emer. Her defasında bu tülbent değiştirilir.
Sütü bol olan kadınlar doktorun uygun gördüğü sürece ve yine doktorun belirteceği saatlerde çocuklarına meme vermelidir. Sütü az olan kadınlar da çocuklarını biberonla beslemeli ama yine de onlara meme vermelidir. Meme verme anneyle çocuk arasındaki bağın çok güçlenmesini sağlar. Sütü bol olan anne de çocuğuna doktorun uygun gördüğü sürece meme vermelidir. Meme vermeyi uzatmamak ve zamanı gelince çocuğu memeden kesmelidir.
Hamilelik Ve Doğum Sürecinde Loğusa şerbeti :
Doğum yapan kadım ziyarete gelen kimselere loğuâa şerbeti vermek âdettir. Bu şerbetin kırmızı renkli, karanfil kokan bir şekeri vardır. Loğusa şekeri satan şekerci şerbetin nasıl yapılacağını tarif edebilir. Yine aileden yaşını almış kimseler de kolaylıkla loğusa şerbetini yaparlar. Loğusayı görmeye gelecek kimse sayısına göre şeker almalıdır. Bunun için de yarım kilo veya bir kilo şeker yeterli olabilir. Ayrıca 1-2 kahve kaşığı karanfil ve bir parça da kabuk tarçın gerekecektir. Bütün malzeme suyla birlikte temiz bir tencereye konularak kaynatılır ve süzülür. İstenirse sıcak, istenirse soğuk olarak içilir. Yarım kilo şerbet şekerine 8 bardak su yeterli olabilir. Fakat loğusa şerbetinin açıklığı veya koyuluğu da zevke kalmıştır. Bazı kimseler loğusa şerbetine özel şekerinden başka toz şeker de katarlar. Böylece şerbet daha artımlı olur.