Gözdeki sinsi hastalık: Glokom

  • GÖZ HASTALIKLARI
  • Gözdeki sinsi hastalık: Glokom için yorumlar kapalı
  • 979 kez görüntülendi

Gözdeki sinsi hastalık: Glokom

Göz tansiyonu adı verilen glokomun görme sinirine hasar vererek körlüğe neden olan bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Ümit Beden, hastalıktaki en büyük risk faktörünün göz içi basıncının artışı olduğunu söyledi.

Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ümit Beden, “Sağlıklı bireylerde göz içi basıncı üst sınırı 18-21 mmHg seviyesindedir. Göz içi basıncı bu seviyenin üzerine çıktığında görme sinirinin damarları ve beslenmesi baskı altında kalmakta ve görme siniri hasar görmektedir” dedi.

TÜM GLOKOM HASTALIKLARI AYNI DEĞİLDİR

Çok farklı glokom hastalıklarının da mevcut olduğunu ifade eden Prof. Dr. Beden, “Bunlar, açık açılı glokom, kapalı açılı glokom ve doğuştan gelen bazı göz gelişim bozuklukları nedeni ile oluşan glokom. Glokom için yapılan muayeneler diğer muayenelerden farklılıklar gösterebilir. Bu nedenle her hangi bir nedenle muayene olmuş olmanız glokom hastalığınızın detaylı olarak değerlendirilmiş olduğu anlamına gelmez. Glokom hastalığında hasar, görme sinirinde (optik sinirde) oluşmaktadır. Muayenenin amacı da göz tansiyonunun ölçümünün yanında optik sinirdeki harabiyetin incelenmesidir. Bu değerlendirmeler için uygulanan testler arasında görme alanı muayenesi, optik sinir başı muayenesi ve retina sinir lifi kalınlığı muayenesi gibi farklı incelemeler bulunmaktadır. Glokom hastalığı çoğunlukla sinsi seyreder. Bu durumda görme kaybının başladığını fark edemeyebilirsiniz. Bu nedenle hasta görme alanının büyük bir kısmını kaybedene kadar bunun farkına varmayabilir. Merkezi görme etkilendiğinde ise genellikle hastalık oldukça ileri bir evrededir. Ayrıca birçok glokom türünde görme kaybı dışında herhangi bir belirti ve rahatsızlık ortaya çıkmaz. Bu nedenlerle düzenli aralıklarla göz muayenesi olmanız glokom hastalığının önlenmesi ve tedavisi açısından en önemli unsurdur. Özellikle 40 yaşın üzerindeki bireyler ile ailesinde glokom hastalığı bulunanlar bu açıdan dikkatli davranmalıdır” diye konuştu.

GÖZ İÇİ BASINCININ BAŞARILI BİR ŞEKİLDE DÜŞÜRÜLMESİ GENELLİKLE GÖRME KAYBINI DURDURMAKTA

Göz tansiyonunun zararlı olduğu veya koruyucu olduğu net bir değerin olmadığını kaydeden Prof. Dr. Beden, “Toplumda ortalama göz içi basıncının üst sınırı 18-21 mmHg’dir bununla birlikte glokom hastalığı gelişimi açısından kesin bir göz tansiyon seviyesi mevcut değildir. 22 mmHg’nin üzerinde göz içi basıncı bulunan fakat glokom gelişmeyen olgularda oküler hipertansiyondan söz edilir. Göz tansiyonunuz ne kadar yüksek ise glokom gelişme ihtimali o kadar yüksek olur. Ayrıca göz tansiyonunuzun düşük olması da her zaman glokom gelişmeyeceği anlamına gelmez. Bazı hastalarda göz içi basıncının düşük kalmasına rağmen glokom gelişebilmekte ve ilerleyebilmektedir. Bu nedenlerle erken tanı, tedavi ve izlemin önemi göz tansiyonu seviyesinden daha önemlidir. Glokom potansiyel olarak kör edebilen bir hastalıktır. Göz içi basıncının başarılı bir şekilde düşürülmesi genellikle görme kaybını durdurmaktadır. Glokom hastalığında, etkin ilaç tedavisinin düzenli sürdürülmesi ve periyodik muayenelerinin aksatılmaması durumunda ise körlük gelişmesi beklenmemelidir. Bu nedenle körlük riskinin ortadan kaldırılması büyük oranda sizin tedavi ve takip uyumunuza bağlıdır” ifadelerini kullandı.

Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ümit Beden, “Sağlıklı bireylerde göz içi basıncı üst sınırı 18-21 mmHg seviyesindedir. Göz içi basıncı bu seviyenin üzerine çıktığında görme sinirinin damarları ve beslenmesi baskı altında kalmakta ve görme siniri hasar görmektedir” dedi.

TÜM GLOKOM HASTALIKLARI AYNI DEĞİLDİR

Çok farklı glokom hastalıklarının da mevcut olduğunu ifade eden Prof. Dr. Beden, “Bunlar, açık açılı glokom, kapalı açılı glokom ve doğuştan gelen bazı göz gelişim bozuklukları nedeni ile oluşan glokom. Glokom için yapılan muayeneler diğer muayenelerden farklılıklar gösterebilir. Bu nedenle her hangi bir nedenle muayene olmuş olmanız glokom hastalığınızın detaylı olarak değerlendirilmiş olduğu anlamına gelmez. Glokom hastalığında hasar, görme sinirinde (optik sinirde) oluşmaktadır. Muayenenin amacı da göz tansiyonunun ölçümünün yanında optik sinirdeki harabiyetin incelenmesidir. Bu değerlendirmeler için uygulanan testler arasında görme alanı muayenesi, optik sinir başı muayenesi ve retina sinir lifi kalınlığı muayenesi gibi farklı incelemeler bulunmaktadır. Glokom hastalığı çoğunlukla sinsi seyreder. Bu durumda görme kaybının başladığını fark edemeyebilirsiniz. Bu nedenle hasta görme alanının büyük bir kısmını kaybedene kadar bunun farkına varmayabilir. Merkezi görme etkilendiğinde ise genellikle hastalık oldukça ileri bir evrededir. Ayrıca birçok glokom türünde görme kaybı dışında herhangi bir belirti ve rahatsızlık ortaya çıkmaz. Bu nedenlerle düzenli aralıklarla göz muayenesi olmanız glokom hastalığının önlenmesi ve tedavisi açısından en önemli unsurdur. Özellikle 40 yaşın üzerindeki bireyler ile ailesinde glokom hastalığı bulunanlar bu açıdan dikkatli davranmalıdır” diye konuştu.

GÖZ İÇİ BASINCININ BAŞARILI BİR ŞEKİLDE DÜŞÜRÜLMESİ GENELLİKLE GÖRME KAYBINI DURDURMAKTA

Göz tansiyonunun zararlı olduğu veya koruyucu olduğu net bir değerin olmadığını kaydeden Prof. Dr. Beden, “Toplumda ortalama göz içi basıncının üst sınırı 18-21 mmHg’dir bununla birlikte glokom hastalığı gelişimi açısından kesin bir göz tansiyon seviyesi mevcut değildir. 22 mmHg’nin üzerinde göz içi basıncı bulunan fakat glokom gelişmeyen olgularda oküler hipertansiyondan söz edilir. Göz tansiyonunuz ne kadar yüksek ise glokom gelişme ihtimali o kadar yüksek olur. Ayrıca göz tansiyonunuzun düşük olması da her zaman glokom gelişmeyeceği anlamına gelmez. Bazı hastalarda göz içi basıncının düşük kalmasına rağmen glokom gelişebilmekte ve ilerleyebilmektedir. Bu nedenlerle erken tanı, tedavi ve izlemin önemi göz tansiyonu seviyesinden daha önemlidir. Glokom potansiyel olarak kör edebilen bir hastalıktır. Göz içi basıncının başarılı bir şekilde düşürülmesi genellikle görme kaybını durdurmaktadır. Glokom hastalığında, etkin ilaç tedavisinin düzenli sürdürülmesi ve periyodik muayenelerinin aksatılmaması durumunda ise körlük gelişmesi beklenmemelidir. Bu nedenle körlük riskinin ortadan kaldırılması büyük oranda sizin tedavi ve takip uyumunuza bağlıdır” ifadelerini kullandı.

TEDAVİ NE KADAR ERKEN BAŞLARSA O KADAR FAYDALI

Glokom tedavisinin daha iyi görmeyi sağlamadığını vurgulayan Prof. Dr. Beden, “Glokom hastalığı gözün içindeki bir yangına benzetilebilir. Tedavinin amacı yangını söndürmektir. Fakat bu sağlandığında sadece henüz yanmamış olan dokuların kurtarabileceği unutulmamalıdır. Yani glokom tedavisi kaybedilmiş görmeyi geri kazandırmaz. Sadece hastalığın ilerlemesini durdurur. Bu nedenlerle tedavi ne kadar erken başlarsa o kadar faydalı olacaktır. Glokom tanısının erken teşhisindeki faydanın esas nedeni budur. Glokom tanısı aldıysanız sürekli olarak kontrol altında olmanız gereklidir. Tanı konulması ve hastalığın evresinin belirlenmesi aşamasında sık muayene olmanız gerekebilir. Ardından, genellikle ortalama 3-4 ay aralıklarla muayene olmanız gereklidir. Bazı olgularda kontrol aralıkları 1 yıla kadar çıkarılabilir. Bunun yanında hastalığın kontrol altına alınamadığı dönemlerde tekrar muayene sıklığı arttırılabilir. Bazen günlük veya haftalık kontrollere de gitmeniz gerekebilir. Muayene sıklığı her hasta için farklılık gösterir. Muayene esnasında bir sonraki kontrolünüzün tarihini mutlaka doktorunuza sorunuz. Eğer glokom hastalığı açısından risk grubunda iseniz yani 40 yaşının üzerinde iseniz, glokoma neden olabilecek başka bir göz hastalığınız var ise veya glokom hastalığı bulunan bir yakınınız var ise düzenli aralıklarla göz muayenesi olmanız gereklidir. Glokom hastalığı tanısı aldıysanız, doktorunuzun tavsiyelerine dikkatle uymalı ve ilaçlarınızı aksatmadan düzenli olarak kullanmalısınız. Unutmayın ki glokom ilaçları sadece düzenli kullanıldıklarında görmenizi koruyabilirler” açıklamalarında bulundu.

Glokom tedavisinin daha iyi görmeyi sağlamadığını vurgulayan Prof. Dr. Beden, “Glokom hastalığı gözün içindeki bir yangına benzetilebilir. Tedavinin amacı yangını söndürmektir. Fakat bu sağlandığında sadece henüz yanmamış olan dokuların kurtarabileceği unutulmamalıdır. Yani glokom tedavisi kaybedilmiş görmeyi geri kazandırmaz. Sadece hastalığın ilerlemesini durdurur. Bu nedenlerle tedavi ne kadar erken başlarsa o kadar faydalı olacaktır. Glokom tanısının erken teşhisindeki faydanın esas nedeni budur. Glokom tanısı aldıysanız sürekli olarak kontrol altında olmanız gereklidir. Tanı konulması ve hastalığın evresinin belirlenmesi aşamasında sık muayene olmanız gerekebilir. Ardından, genellikle ortalama 3-4 ay aralıklarla muayene olmanız gereklidir. Bazı olgularda kontrol aralıkları 1 yıla kadar çıkarılabilir. Bunun yanında hastalığın kontrol altına alınamadığı dönemlerde tekrar muayene sıklığı arttırılabilir. Bazen günlük veya haftalık kontrollere de gitmeniz gerekebilir. Muayene sıklığı her hasta için farklılık gösterir. Muayene esnasında bir sonraki kontrolünüzün tarihini mutlaka doktorunuza sorunuz. Eğer glokom hastalığı açısından risk grubunda iseniz yani 40 yaşının üzerinde iseniz, glokoma neden olabilecek başka bir göz hastalığınız var ise veya glokom hastalığı bulunan bir yakınınız var ise düzenli aralıklarla göz muayenesi olmanız gereklidir. Glokom hastalığı tanısı aldıysanız, doktorunuzun tavsiyelerine dikkatle uymalı ve ilaçlarınızı aksatmadan düzenli olarak kullanmalısınız. Unutmayın ki glokom ilaçları sadece düzenli kullanıldıklarında görmenizi koruyabilirler” açıklamalarında bulundu.

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.