Deri Ve Deri Hastalıkları

  • DERMATOLOJİ
  • Deri Ve Deri Hastalıkları için yorumlar kapalı
  • 2.166 kez görüntülendi

Deri Ve Deri Hastalıkları

Deri Hastalıkları Neden Olur

Deri vücudumuzu koruyan bir örtü olan deri aynı zamanda, vücudun en büyük organıdır. Ağırlığı ortalama 3 kilodur, kalınlığı da vücudun çeşitli yerlerine göre değişir. Avuçlar ve tabanlarda 3 mm. göz kapaklarında 1 mm. ensede 4 mm. kalınlığındadır. Vücudun diğer kısımlarında da ge­nellikle 2 mm. kalınlığında olur. Derinin yüz­ölçümü de ortalama 1,5-2 metrekaredir. Deri yaşa, iklime ve ırka göre de değişik renklerde olur. Vücudu mikroplardan, kimyasal maddeler­den, yabancı cisimlerden ve kozmik ışınlardan korur, ayrıca dokunma duyusu organıdır. Deri çıplak göz ile düz gibi görülür. Aslında düz değil girintili çıkıntılıdır, kıl kökleri de deride bulunur.

Derinin yapısı : Deri iki tabakadan oluşur. Bunlardan üst deriye epidermis, alt deriye dermiş denir.

Üst deri : Derinin yüzeyindeki tabakasıdır. Bu deri kat kat epitel hücrelerinden oluşmuştur. İçinde damar yoktur. Üst deri hücreleri, dokular arası sızıntıyla beslenir. Üst deri de iki taba­kadan oluşmuştur. Üstte ölü ve yassı hücreler­den oluşmuş boynuzsu veya keratinli tabaka var­dır. Bunun altında da canlı, silindirik hücrelerden oluşmuş malpigi veya üreyen tabaka bulunur.

Boynuzsu tabaka: Boynuzsu tabaka üst üs­te sıralanmış, boynuzsu ölü hücrelerden oluşur. Bu tabaka sıcak ve soğuğu iyi iletemez. Yine bu tabaka, deri ovalandığı, yıkandığı zaman pul ha­linde sıyrılır ve dökülür, çok sertleşirse nasırla­şır.

Malpigi tabakası : Boynuzsu tabakanın altın da düzenli sıralar halinde malpigi tabakası görü­lür. Silindirik yapılı hücreler bu tabakayı oluştu­rur. Malpigi tabakasının dışa yakın kısımlarında­ki hücrelerde deriye renk veren boya tanecikleri vardır. Deri, ırklara göre rengini bu boya tane­ciklerinden alır. Beyaz ırkta deriye renk veren madde azdır. Siyah ırkta deriye renk veren mad­de çoktur. Malpigi tabakasının alt deriye değen kısmındaki hücreler hızla çoğalan türdendir. Tır­nakları ve kıl köklerini bu tabaka yapar.

Alt deri : Alt deri katılgan dokudan oluşmuş, gevşek yapıda bir tabakadır. Alt deride bol kıl­cal damar, sinir telleri, dokunma cisimcikleri, yağ ve ter bezleri, kıl kökleri ve kaslar bulunur. Bunların arasını telimsi katılgan doku doldurmuş­tur. Deri altında ayrıca yağ birikintileri de var­dır. Alt deri, yapısı sayesinde dıştan gelebile­cek her çeşit basıncı etkisiz kılan ve iç organları koruyan özelliklere sahiptir. Alt derinin üst deri­ye bakan kısmında pek çok girinti ve çıkıntı gö­rülür. Üst deri de bu yapıya uyar. Deri üstünde görülen kıvrımların nedeni de budur. Parmak iz­leri bu girinti ve çıkıntılardan oluşur ve her in­sanın parmak izi farklıdır.

Deri bezleri : Deride pek çok bez de vardır. Bunlar 3 grupta toplanır: Ter bezleri, yağ bezleri ve süt bezleri.

Ter bezleri: Tüp şeklinde ve yumak gibi kıv­rılmış bezlerdir: Yumak kısmında tek katlı epitel bulunur. Kanal çevresinde hücre dizileri fazladır. Her ter bezi bir malpiki borusu özelliğini taşır. Ter bezleri, üst derinin alt deriye doğru kıvrıl­masından oluşmuş ve alt derinin derin kısımla­rına yerleşmiştir. Ter bezleri buradan birer ka­nalla deri yüzüne açılır. En fazla ter bezi alında, avuç içlerinde, ayakların içe dönük kısımların­dadır. Deri günde ortalama 500 santimetreküp teri dışarıya atar. Korku ve heyecan sırasında, ekzersiz sırasında ter salgısı artar. Derinin her milimetrekaresine iki ter bezi düşer. Bir insanda 2 milyona yakın ter bezi bulunur. Ter bezleri de­rinin solunumunu sağlar. Vücut ısısını belirli de­recede tutar. Ter bezlerinin salgısı yani ter, su­landırılmış idrar bileşimindedir.

Yağ bezleri: Yağ bezleri bir veya birkaç alveollü bezden meydana gelmiştir. Bu bezler sal­gılarını kıl yuvasına verirler. Yağ da buradan deri yüzüne çıkar. Yağ bezleri saç ve burun kılı dip­lerinde fazladır.

Süt bezleri : Kadınlarda göğüsün ön kısmın­daki memelerin içinde süt bezleri vardır. Meme­ler süt bezleri ve bunları çevreleyen yağ doku­suyla deriden oluşmuştur.

Tırnaklar: Tırnaklar, üst derinin malpiki ta­bakasından oluşan boynuzsu maddelerdir. Tır­naklar daima dışa doğru büyürler ve parmak uç­larını korurlar. Dipleri ve tabanları canlıdır. Dolayısıyla kesildikçe uzarlar.

Kıllar: Kıllar üst deride oluşur. Kıllar, vücu­dun çeşitli yerinde sık veya seyrek, uzun veya kısa, sert veya yumuşak olarak bulunurlar. De­rinin dışında kalan kısma kıl sapı, derinin içinde kalan kısma da kıl kökü adı verilir. Alt deride de kıl kökü vardır. Bunun şişkin kısmına kıl soğanı denilir. Kılcal damarlar ve sinirlerin ince telcik-leri buraya erişir. Kıl, kılcal damarlar sayesinde dibinden beslenerek büyür. Ürperme liflerinin bir ucu da kıl soğancığına yapışıktır. Kılların, saç­ların rengi, köklerindeki hücrelerde bulunan bo­yalı taneciklerin üreyen hücrelerle birlikte yuka­rıya çıkmasından oluşur. Her saç teli ve kılın yaşama süresi farklıdır.

Deriyi temiz tutma : Deri daima temiz tutul­malıdır. Kabilse her gün banyo ve duş yapmalı­dır. Bu sayede üstteki ölü hücreler dökülür ve de­ri, gözenekleri vasıtasıyla iyi soluk alır. Teri de rahatlıkla dışarıya verir. Ayrıca yıkanmak deri­nin mikroplardan korunmasını sağlar, direncini arttırır.

Deri hastalıkları: Derinin de bazı hastalık­ları vardır. Bu arada bazı hastalıklar da deride döküntü, kızarıklık, kaşıntı yapar. Aslında bun­lar deri hastalıkları değildir ama deriyi de etki­lerler. Alerjiler de vücutta döküntüler, kaşıntı, kızarıklık yapar. Özellikle kontakt alerjisi yani temas alerjisi derinin kaşınmasına, kızarmasına neden olabilir (Bak. Alerjiler).

Dermatit: Deride bilinen nedenlerle olan iltihaplanmalara verilen genel addır. Dermatite pek çok nesne yol açabilir. Derinin asitler, al­kaliler, sert sabunlar, antiseptikler, deterjanlar yüzünden tahrişi bir nedendir. Yine bazı makyaj malzemesi, deriye değen belirli madenler (saat kayışı tokası, kopça vb.) dermatit yapabilir.

Doktor, önce tahrişe neden olan maddenin anlaşılmasını sağlar ve hastanın bu maddeyle temasını keser. Hafif iltihaplanmalarda doktor cilde sürülecek antiseptikler verir. Fakat enfek­siyon ağırsa aynı zamanda ağızdan antibiyotik­lerin alınması da gerekebilir. Dermatit tedavi­sinde kortizonlu pomatlardan da yararlanılır.

Deri soyulması : İltihap veya yaralanma so­nucu ölü deri, sağlam deriden ayrılır. Bu durum­da hekim küçük bir cerrahi müdahalede bulu­nabilir. Ölü derileri temizleyip yarayı sarar. Ge­rekirse zaman zaman pansuman da yapar. Hafif vurma, bereleme vb. yüzünden olan deri soyul­masında ise o kısmın etrafına tentürdiyot sür­mek yeterli olabilir. Ama önemli soyulmalarda doktorla konuşmalıdır.

Dishidros : Dishidros, daha çok ilk ve son­baharda ellerde ayaklarda görülen bir deri has­talığıdır. El ve ayaklarda kabarcıklar belirir. Kü­çük kabarcıklar şiddetle kaşınmaya başlar ve sonra su toplarlar. Bir süre sonra kabarcıklar patlar ve içlerindeki sıvılar çıkar. Kabarcıkların üstü kabuklanır. Kısa süre sonra da el ve ayak­ta kabarcık kalmaz. Ama hastalık bir süre son­ra tekrarlayabilir. El ve ayaklarda kabarcık olun­ca hemen doktora başvurmalıdır. Doktor bazı deri merhemleriyle bu hastalığı geçirir.

Egzama : Egzama alerjik olduğu düşünülen bir cilt hastalığıdır. Buna cilde temas eden alerjenler de, solunan alerjenler de neden olabilir. Yine sıcak, soğuk, ışık, sinir bozuklukları da egzamaya yol açabilir.

Hastalık, deride sivilcelerle ortaya çıkar. Si­vilceler patlayınca kırmızı renkli, kolay çatlayan kupkuru deri görülür. Egzama hafifse kısa süre sonra deri düzelir. Fakat ağırsa deride kalınlaş­ma olur. Egzamanın başında kaşıntı vardır ve hastalık boyunca bu kaşıntı devam eder. Doktor­lar, hastalarının kaşınmaması için kabil olan her çeşit önlemi alırlar. Çünkü kaşınma mikroplan­maya yol açar ve enfeksiyon çabucak yayılabilir. Bu yüzden sivilcelerin kuruması ve kabuklanma­sı da zorlaşır. Ayrıca deri daha da fazla kalınla­şır. Doktor tedavide hastanın tepki gösterdiği maddelerden uzaklaştırılmasını ister. Sonra deri­ye sürülecek kortizonlu merhemler ve enfeksi­yonu önleyici merhemleri verir. Doktor, ayrıca kaşıntıyı gidermek için de bazı ilaçlar verebilir.

Lupus: Derinin verem mikrobu yüzünden rahatsızlanmasıdır. Hastalık deride lupoma adı verilen ufak bir kabartıyla ortaya çıkar. Bu ka­bartı en fazla yüzde görülürse de vücudun baş­ka yerlerinde de olabilir. Bu kabartı kabuk bağ­layıp geçince yerinde iz bırakır. Çok zaman genç kadınlarda görülen lupus, geçtikten sonra, kalan izi plastik ameliyatla düzelttirmek kabildir. Dok­tor, hastalığı tedavi için streptomisin veya anti­biyotiklerden bazılarını kullanır. Bazen kabartılar birden fazla da olabilir.

Lupus eritematosus : Bu da lupusun başka bir türüdür. En fazla orta yaşlı kadınlarda görü­len bu hastalıkta özellikle yüzde küçük küçük kırmızılıklar belirir. Çok zaman, fazla güneş ban­yosu yapan kadının cildinde epeyce büyük yer kaplar. Bunlar bazen kabarık lekeleri de andırır. En fazla burun üstü, yanaklar ve ellerin üstünde olurlar. Kabartılar çabuk kabuklanır. Yalnız bu kırmızı kabartılar birbirleriyle de birleşerek bü­yük yer kaplayabilirler. Bu hastalık ciltte iz bıra­kır ve ayrıca kroniktir. Doktor, tedaviye başla­yınca hastasının güneşe çıkmasını engeller. Yi­ne cildin rüzgârdan da korunmasını uygun bulur. Doktor, cilde sürmek için merhemler verir ve bazı ilaçlar kullanır. Bu hastalığın kesin bir te­davisi yoktur. Bazı kimselerde hastalık çabuk geçer ama bazılarında çok uzun süre devam eder.

Kist dermoid: Kist dermoid, deri altında oluşan kistlere verilen addır. Bu kistler doğuş­tan olabilir, veya yaralanma yahut ameliyat so­nucu ortaya çıkar. Deri altında doğuştan olan veya sonradan meydana gelen bu kistlerin ame­liyatla alınması gerekir.

Kanser : Pek çok organda olduğu gibi deri­de de kanser görülebilir. Deriyi tahriş eden bazı maddelerin kansere yol açtığı söylenmektedir. Bunların başında ışınlar gelir. Fazla güneş ışın­larının cildi tahriş ettiği ve kansere neden oldu­ğu ileri sürülmektedir. Cilt kanseri başlangıç halinde daha kolay tedavi edilebilmektedir.

Mantar: Tıpta adı fungus olan mantarlar ba­zı cilt hastalıklarına neden olurlar. Bunlar 3 grup­ta toplanır. Mantar yüzünden deride olan hasta­lıklar çok bulaşıcıdır. El sıkışmayla, derinin te­masıyla geçebilir. Yüzme havuzları, hamamlar ve okullarda bu tür mantarın neden olduğu hastalık­lar kolaylıkla bulaşır. Mantarlar vücudun her ta­rafını rahatsız edebilirler.

Deri hastalığı yapan mantar : Hastalık vü­cudun bir yerinde veya bazı kısımlarında küçük kabartılarla başlar. Bu kabartılar zamanla esmer­leşip koyulaşır ve sonra pul pul olur. Mantar hastalığı tedavi edilmezse bütün vücuda da ya­yılır. Bu hastalıkta doktor, kabartıların üstüne devamlı sürülmesi için bazı ilaçlar verir. Böylece mantar hastalığı bir süre sonra geçer.

Başta mantar : Çocukların başlarında man­tar enfeksiyonları görülebilir. Mantar saçların içine yayılır. Bazı vakalarda saç kıllarını zayıfla­tır ve döker. Yani bir tür kellik yapar. Mantarın enfekte ettiği kısımlar yuvarlaktır, ortaları beyaz kenarları kırmızı olur. Ağır bir mantar enfeksi­yonu olan favus’da başta oldukça geniş saçsız kısımlar belirir. Favus daha çok çocuklarda olur ama büyüklerde de aynı enfeksiyon görülebilir. Doktor, favusu tedavi etmek için baştaki yarala­ra veya açılan yerlere sürülecek merhemler ve ağızdan alınacak ilaçlar verir.

Ayakta mantar: Ayaklarda olan mantar en­feksiyonuna atlet ayağı denilir. Bu enfeksiyonda ayaklar kaşınır, kızarır. Ayakta ekzema varmış gibi bir durum olur. Atlet ayağı ayrıca sancı da yapar. Bu hastalık hamam, plaj, yüzme havuzu gibi yerlerin ıslak yahut nemli kısımlarında ya­lın ayak dolaşmakla alınır. Doktor hem ayaklara sürecek ilaçlar hem de ağızdan alınan ilaçları ve­rebilir. Ayrıca ergenlik çağından çıkmış erkek ço­cuklarda aynı mantar enfeksiyonu apış araların­da görülebilir. Bu çok rahatsızlık veren bir du­rumdur. Fakat rahatlıkla tedavi edilebilir.

Mayasıl : Mayasıl, el, ayak ve. bazen de bu­run ve kulak derisinde görülen kaşıntılı bir ilti­haptır. Bunun soğuk havayla ve düzensiz kan do­laşımıyla ilgisi olduğu söylenmektedir. En fazla el ve ayak parmaklarında olur. Hastalık derinin morarması, yanması ve kaşınmasıyla ortaya çı­kar. Kaşınan kısımlarda kabarcıklar belirir. Ağrı da yapan bu kabarcıklar patlayınca geç iyileşen yaralar oluşabilir. Tedavide soğuk havalarda has­taya yün eldiven, kalın çorap ve bot giydirilir. Evin ısısının da normal olması sağlanır. Yine ayağı veya elleri rahatsız etmeyen sıcaklıkta banyolar da ferahlık verir. Mayasılın kesin te­davisi yoktur. En doğru önlem bu kısımları so­ğuktan korumak, sıcak tutmaktır.

Melanom; Melanom, derideki koyu renkli ve kabarıkça, bazen, üstünde kıl bulunan lekedir. Melanom bir hastalık belirtisi değildir. Deride yeni çıkan tek bir ben melanom olabilir. Farke- dince derhal bir doktorla konuşmak gerekir. Çün­kü bunların habis olma ihtimalleri çok fazladır ve erken tanıyla kurtulma şansı artar.

Pellegra : Pellegra vücutta nikotinamid ek­sikliği yüzünden olan bir hastalıktır. Yani bu doğ­rudan doğruya bir deri hastalığı değildir. Vücut­taki bu eksiklik, şiddetli ishal, beyin işlemlerinin bozukluğu ve derinin iltihaplanmasına yol açar. Dengeli ve yeterli beslenme uygulayanlarda pel­legra olmaz. Besinlerden bol vitamin alan kim­selerde de bu hastalık görülmez. Ama iyi bes­lenemeyen kimselerde ve alkoliklerde pellegra ya sık rastlanır.

Pruritus : Pruritus, tıpta kaşıntıya verilen ad­dır. Kaşıntının çeşitli nedeni olabilir. Genellikle cilt kaşıntısında kalamin losyonu yeterli olabilir. Fakat alerjinin sebep olduğu kaşıntılarda dok­tor antihistaminli ilaçlar verir. Kaşıntının önce nedenini bulmak, sonra tedavi uygulamak gere­kir.

Sedef hastalığı: Sedef hastalığı veya tıpta­ki adıyla psoriasis çok sık rastlanan bir rahatsız­lıktır. Deride simetrik olarak kırmızılık ve pul­lanma görülür. Sedef hastalığının nedeni hâlâ bilinmemektedir. Yalnız bunun soyaçekime bağlı olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca sedef daha çok eriş­kinlikte ortaya çıkmaktadır. Kızarıp, pullanan de­ri biraz kaşınır. Sedef tehlikesiz bir hastalıktır. Doktorlar genellikle kırmızılıkların olduğu kısım­lara sürülmek için katran ve asit salisilik mer­hemi verir, veya başka salisilik asitli pomatlar­dan yararlanırlar. Yalnız hasta bu merhemleri fazla sürmemelidir. Ayrıca hastalık ağır ağır iyi­leştiği için de üzülmemelidir. Hasta, sedefin za­manla geçeceğine inanırsa daha çabuk iyileşir. Fakat sedefin hemen geçmesini sağlayacak bir ilaç veya kesin bir tedavi yoktur.

Skleroderma : Skleroderma çok ender rast­lanan bir deri kalınlaşması ve sertleşmesi has­talığıdır. Deride kalınlaşma olurken hasta yut­kunmakta da zorluk çekmeye başlar. Barsakların çalışması aksar çünkü yutağın ve barsakların içinin yapısında da değişiklikler olmuştur. Bu hastalığın kesin bir tedavisi yoktur.

Uyuz : Uyuz bulaşıcı bir cilt hastalığıdır. Bu hastalığa da pek küçük bir böcek sebep olur. Sarcoptes scabei adındaki böcek deride yarım santim boyunda tüneller açar. Bunların ucunda beliren minik sivilcenin içinde de böcek bulunur. Bu sivilceler birer toplu iğne başı kadardır. Uyu­za en fazla elde, parmak aralarında rastlanır. Uyuz bileklere kadar ilerleyebilir. Ayrıca erkek üretim organlarında ve özellikle peniste olabilir. Bu durumda penis uyuzu bir zührevi hastalık sa­yılır. Böcek, tüneli açtıktan sonra bunların içine yumurtlar. Böcekler bu kanallarda yumurtalardan çıkarlar. Bu arada şiddetli kaşınmalar olur. Uyu­za neden olan böceklerin, yumurtadan çıkmasın­dan bir hafta sonra erişkin hale geldikleri bili­nir. Yani hasta tedavi görmezse erişkin hale ge­len böceklerin dişileri de açılan tünellere yeni yumurtalar bırakacaklardır. Bazen tedavi edilme­yen uyuzun dirseklere, koltuk altlarına ve sırtı sardığı görülür. Penis uyuzu da seks organlarını sarıp kasıklara ve karna kadar çıkabilir. Hasta çok kaşındığı için uyuzlu olan kısımları tırnak­layabilir kanatabilir. Bu da tırnaklanan yerlerin mikrop kapmasına yo! açabilir. Uyuz, vücudun hemen hemen her yerine yayılabilir. Sadece yüz ve boyunda olmaz.

Doktor, muayene sonucu uyuz olduğunu an­layınca hastanın her gün yıkanmasını ister. Es­kiden uyuzu olanlar katranlı sabunla yıkanırlar­dı. Şimdi başka sabunlar da kullanılmaktadır. Ay­rıca banyodan sonra uyuz olan yerlere benzi! benzoatlı bir ilaç sürülür. Bazı doktorlar bunu uyuz olmayan kısımlara da sürdürürler. Hastanın çarşafları, örtüleri, giyip çıkardıkları kaynatılır ve güneşe asılır, veya etüve sokulur. Hastanın yakınları veya hastayla devamlı teması olan kim­selerin de hekime muayene olmaları çok uygun­dur. Doktor onlara da banyo ve aynı ilacı vere­bilir. Hasta, genellikle her gün banyo yapmakla birlikte ilacı iki günde bir sürer (benzil benzoat bir gün sürülür bir gün bırakılır). Böylece uyuz hastalığı kısa bir süre içinde tedavi edilir. Fakat yaygın uyuzlarda tedavi süresi de uzar. Ayrıca seks organlarında uyuz olan hastaları doktorların çok iyi muayene etmesi de gereklidir. Çünkü uyuz böceğinin peniste açtığı tüneller sifilis ya­ralarıyla karışabilir.

Ülser: Ülser, bir epitel yüzeyinde deri ve­ya mukoza altı dokuların ortaya çıkmasına ne­den olan kronik yaralara verilen genel isimdir. Dolayısıyle midede olabileceği gibi deride, ağız mukozasında da ülser görülebilir. Derideki ülser­lere en fazla sinir sistemi hastalıkları neden olur. Çünkü sinir hastalığı yüzünden acı duyusu yok olmuştur. İnsan vücudunu oraya, buraya çarpar ve farkına varmadan yaralar. Ayrıca frengi, kan­ser gibi hastalıklar da ciltte ülserler yani yaralar açar. Ağır hastalık, kırık gibi nedenlerle devamlı yatakta yatan kimselerin de kaba etlerinde yara­lar görülür. Buna da basınç, kan dolaşımının ye­tersizliği neden olur. Deri ülserinde önce yara­ların nedeni bulunmalı ve hemen sonra tedaviye geçilmelidir.

Vltiligo : Deride birden beyaz lekelerin gö­rülmesidir. Cilt açık renk de olsa vitiligonun be­nekleri veya lekeleri daha açık hatta bembeyaz­dır. Bunlar belirli bir kısımda olabildiği gibi vü­cudu da kaplayabilir. Vitiligonun çaresi yoktur. Beyaz lekeler görünüşü etkiler ve cildi çirkinleş­tirir. Lökoderma da denilen vitiligo üstünde hâlâ araştırmalar yapılmaktadır. Bazı vitiligo vakala­rında vücutta birkaç beyaz benek belirmekte ve öyle kalmaktadır. Fakat bazılarında beyaz benek­ler gitgide artmakta ve hemen hemen bütün vü­cudu sarmaktadır. Eskiden bunun sadece zenci­lerde görülen bir hastalık olduğu sanılırdı.

Yılancık : Yılancık, tıptaki adı erizipel olan bir deri enfeksiyonudur. Derideki küçük sıyrık veya yaradan vücuda giren streptekok mikrobu bir kızartıya neden olur. Bu kısım şişer ve ağrır. Hastanın ateşi çıkar, zaman zaman da titrer. En- fekte olan kısmın sınırları büyük bir hızla geniş­ler. Günümüzde yılancık kolaylıkla tedavi edil­mektedir. Antibiyotikler yılancığı geçirmektedir. Genellikle 10 gün penisilin iğnesi yeterlidir.

Zührevi Hastalıklar: Bazı zührevi hastalık­lar, deride yaralara, kızartılara neden olurlar. Hatta bu tür hastalıklardan bazıları deride ülse­re yani derin yaralara da sebep olabilir. Vücudun­da sebebini bilmediği bir yara açılan kimsenin hemen doktora başvurup muayene olması gere­kir. Böylece hem yara çabucak tedavi edilir, hem de bir hastalık varsa ilerlemesi engellenir.

Diğer deri hastalıkları : Derinin önemli sa­yılan hastalıkları belirtilmiştir. Ancak vücudu tamamıyla kaplayan ve dış etkenlerden koruyan derinin pek çok rahatsızlığı olacağından da kuş1 ku yoktur. Çünkü her gün mikroplarla, virüslerle, zararlı maddelerle, alerjenlerle, yabancı cisim lerle, sıcak ve soğukla, güneş ışınlarıyla, hatta bazı zararlı ışınlarla karşılaşan ve bunlardan za­rar görürken yine vücudu koruyan organ deridir. Dolayısıyle bu dış etkenler deriye küçük veya büyük zararlar verebilirler. Akneler, sivilceler, çı­banlar, çürükler, berelenmeler, yanıklar hep de­rinin problemleridir. Bu konularla ilgili bilgiler ayrı adlar altında verilmiştir.

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.