Ağır Metal Zehirlenmesi & Testleri

Ağır Metal Zehirlenmesi & Testleri

Ağır metal zehirlenmeleri genellikle bunların kullanıldığı endüstri alanında çalışanlarda olur. Sağlıklı kişilere gıda,içecek,solunum ve deri teması ile geçebilirler.  Testleri de özellikle fabrika taramaları sırasında veya akut-kronik zehirlenme düşünülen hastalarda istenir.

ANTİMON
Antimon, çevrede doğal olarak bulunur. Birçok endüstride kullanılmaktadır. Özellikle antimon ile çalışan kişiler antimon tozu soluyarak etkilerinden sıkıntı çekmektedirler. İnsanlar antimona soluyarak, su içerek ve antimon içeren gıdaları tüketerek maruz kalabilirler. Ayrıca toprakla, suyla ve antimonlu bileşiklerle deri teması ile de maruz kalınabilir.

Eğer antimona maruz kalma devam ederse ciddi sağlık sorunları oluşabilir. Örneğin akciğer hastalıkları, kalp sorunları, ishal, ciddi kusma ve mide ülseri gibi. Disfaji, karaciğer ve böbrek yetmezliği,ağızda metalik tat, gastrointestinal ağrılarda görülebilir.

Antimonun kansere veya üreme bozukluğuna neden olup olmadığı bilinmemektedir. Antimon parazit enfeksiyonları için ilaç olarak kullanılmaktaydı, fakat bu ilacın ciddi yan etkileri vardır.

Referans Aralıklar:

24 saatlik idrar: <10 µg/L /<82.1 nmol/L
Kritik doz: >1 mg/L / >8.2 µmol/L
Plazma: 0.03–0.07 µg/dL /2.5–5.7 nmol/L
Öldürücü doz: 5–50 mg/kg

BARYUM

Baryumun doğada, doğal olarak bulunma seviyesi oldukça düşüktür. Yüksek miktarlardaki baryum sadece toprakta ve fıstık, fındık, deniz yosunu, balık ve bazı bitkiler gibi gıdalarda bulunur. Gıdalarda ve sularda bulunan baryum miktarı genellikle bir sağlık riskine neden olacak kadar yüksek değildir.

Baryuma bağlı en büyük risk baryum endüstrisinde çalışan kişilerde gözlenmektedir. Çoğu sağlık riski baryum sülfat veya baryum karbonat içeren havanın solunması ile oluşmaktadır. Çoğu tehlikeli atık bölgeleri belirli bir miktar baryum içermektedir. Bu bölgelere yakın yerlerde yaşayan kişiler tehlikeli düzeyde baryuma maruz kalabilirler. Maruz kalma, baryumla kirlenmiş havanın solunması, toprağın ve bitkilerin yenmesi ile oluşmaktadır. Ayrıca deri teması ile de oluşmaktadır.

Baryumun sağlık etkileri suda çözünebilirliği ile alakalıdır. Suda çözünen baryum bileşiği insan sağlığı için zararlı olabilmektedir. Suda çözünen baryumun çok yüksek miktarlarda alınması felce ve hatta bazı durumlarda ölümlere bile neden olabilmektedir. Az miktarda alınması, nefes alıp vermede zorluğa, kan basıncının artmasına, kalp ritmi değişikliklerine, mide tahrişine, kas güçsüzlüğüne, sinir reflekslerinde değişikliklere, beyinde ve karaciğerde şişkinliğe, böbrek ve kalp rahatsızlıklarına neden olabilmektedir.

Baryumun insanlarda kansere neden olduğu gözlenmemiştir. Baryumun kısırlığa veya doğumda kusurlara neden olduğuna dair herhangi bir kanıt yoktur. Baryumun gıdalardan kaynaklanan herhangi bir toksisitesine dair henüz bir kayıt bulunmamaktadır.

BİZMUT

Kozmetikler, dezenfektanlar, lehim işçileri, bazı ilaçlar (sifiliz tedavisinde özellikle) ile zehirlenme olabilir. Bizmut ve tuzları böbrek rahatsızlıklarına neden olabilir ve bu rahatsızlıkların derecesi genellikle hafiftir. Yüksek dozları ölümcül olabilir. Endüstriyel olarak ağır metaller arasında en az toksik olanlar arasında kabul edilmiştir. Ciddi ve bazen ölümcül zehirlenmeler, vücuda yüksek dozların kapalı vücut kısımlarına enjeksiyonu (ilaç olarak kullanıldığında) ile ve yanıklara fazla tatbiki (çözünür bizmut formunda) ile meydana gelmektedir.

Gingivitis gözlendiği zaman bizmutun kullanımının durdurulması gerektiği belirtilmektedir, aksi takdirde ciddi ülser stomatit ile sonuçlanabilir. Diğer toksik sonuçlar da gelişebilir. Örneğin belirsiz bedeni rahatsızlık, idrarda albümin veya diğer protein bileşiklerinin varlığı, ishal, deri reaksiyonları ve bazen ciddi ekzodermatit.

Referans Aralıklar:

24 saatlik idrar: 0.3–4.6 µg/L /1.4–22.0 nmol/L
Plazma: 0.1–3.5 µg/L /0.5–16.7 nmol/L

Bizmut insan için kanserojen olarak kabul edilmemektedir . Gıdalardan kaynaklanan bizmut toksisitesi henüz tanımlanmamıştır .

GALYUM

Galyum vücutta  çok az miktarlarda bulunan bir elementtir. Örneğin, yetmiş kiloluk kütleye sahip bir kişinin vücudunda 0.7 miligram galyum bulunmaktadır.

Vücuttaki fonksiyonu yönünde kanıtlanmış bir yararı yoktur ve doğal çevrede, suda ve sebze ve meyvelerin üzerindeki kalıntılarda sadece küçük izler halinde bulunmaktadır.

Saf galyuma insanların dokunmasında herhangi bir zarar yoktur. Birçok kez sadece eğlence amaçlı insan elinden gelen ısıyla erimesini seyretmek için temas edilmektedir. Bununla birlikte ellerde leke bıraktığı bilinmektedir. Hatta galyumun radyoaktif bileşeni olan galyum [ 67 Ga] sitrat, vücuda enjekte edilebilir ve herhangi bir zararlı etkisi olmaksızın galyum taramasında kullanılabilir.

Düşük miktarlardaki galyumun zararlı olmamasına rağmen, galyum amaçlı olarak yüksek dozlarda tüketilmemelidir. Bununla beraber bazı galyum bileşikleri aslında çok zararlı olabilirler. Örneğin galyum (III) klorüre akut olarak maruz kalma boğaz tahrişine, nefes alıp vermede zorluğa, göğüs ağrısına ve dumanı ise akciğerlerde ödem ve kısmi felç gibi ciddi durumlara neden olabilir.

GÜMÜŞ

Antiseptik ve bakteriyostatik ajanlarda kullanılır. Normalde çok yavaş birikir vücutta ve hasar olmaz. Gümüş nitrat (konjünktivit için), silverdin, silvaden gibi deri kremleri ile sık maruziyet olur. Metalik gümüş zararsız olduğu gibi reaksiyona girmeyen bir maddedir. Aynı zamanda gıdalarda renklendirici olarak ta kullanılır.

Çözünebilen gümüş tuzlarının, özellikle AgNO3, yaklaşık olarak 2 gram kullanılması yetişkinlerde öldürücü etkiye sahiptir. Gümüş bileşikleri dokular tarafından yavaşça emilir, ve bunun sonunda deri mavimsi veya siyahımsı bir renk alır.

Derinin gümüşle sürekli teması sonucu allerjik deri iltihabı oluşur. Yüksek miktarda gümüş buharına maruz kalmak baş dönmesi, nefes alma zorluğu, baş ağrısı yada sinirliliğe sebep olabilir. Özellikle çok yüksek miktarlar uyuşukluk, sendeleme, şaşkınlık, bilinç kaybı, koma ve ölüme sebep olabilir.

Gümüşün sıvı ya da buhar formu cildi, gözleri, boğazı ya da ciğerleri tahriş edebilir. Gümüşün, konsantre edilmesi ve solunması gibi yanlış kullanımı zararlı ya da ölümcül olabilir. Mide rahatsızlığı, bulantı, kusma, ishal ve bayılmaya neden olabilir. Gümüş akciğerler tarafından solunduğunda öldürücü olabilen kimyasal zatürreye sebep olabilir.
Gıdalardan kaynaklanan gümüşe dayalı toksisite vakasına rastlanmamıştır, zira konsantrasyonları çok düşüktür

Referans Aralık:

Serum: 0.21 ± 0.15 ng/dL /19.47 ± 13.90 nmol/L
24 saatlik idrar: <1 µg /d / <9.3 nmol/d
Öldürücü doz: 3.5–35 gr

HAFNİYUM

Hafniyum metali normal olarak problemlere neden olmaz fakat bütün hafniyum bileşikleri toksik olarak kabul edilmelidir, her ne kadar tehlikesinin sınırlı olduğu belirtilmiş olsa da. Hafniyumun bilinen bir toksisitesi yoktur. Metal suda, tuzlu su solüsyonlarında veya vücut kimyasallarında tamamen çözünmezdir. Hafniyuma maruz kalma soluma, yeme ve göz veya deri temasıyla meydana gelmektedir.

Deney hayvanları hafniyuma veya bileşiklerine aşırı maruz kaldığında gözlerinde, derilerinde ve mukoza membranlarında hafif tahriş oluşmuştur. İnsanlarda kronik olarak hafniyuma maruz kalınmasına dair herhangi bir belirti kayıt edilmemiştir,ayrıca gıdalardan kaynaklanan hafniyum toksisitesi de kaydedilmemiştir.

İNDİYUM

İndiyumun herhangi bir biyolojik rolü yoktur. Çoğu insan tarafından indiyum bileşikleriyle karşılaşma çok nadirdir çünkü kullanımı zordur ve pek bulunmazlar. Bütün indiyum bileşikleri çok toksik olarak kabul edilmelidir. İndiyum bileşikleri, kalbe, böbreğe ve karaciğere zarar verir ve teratojenik olabilirler. Bu maddenin insan sağlığı üzerine olan etkilerine dair yeterli veri bulunmamaktadır, bu nedenle son derece dikkat gösterilmelidir. Konsantrasyonları son derece düşük olduğundan, gıdalardan kaynaklanan indiyum toksisitesi üzerine herhangi bir veri yoktur.

İRİDYUM

İridyum çok nadir bulunan bir metaldir. İridyum tozu göz tahrişine ve sindirim sistemi tahrişine neden olabilir. Gıdalardan kaynaklanan herhangi bir iridyum toksisitesi henüz kaydedilmemiştir.

KALAY

Kalay çeşitli organik maddelerde kullanılır. Organik kalay bağları insanlar için en tehlikeli olan kalay formlarıdır. Kalay bileşikleri tarım alanında; tarım ilaçları gibi, plastik endüstrisi, boya endüstrisi gibi çok sayıda endüstride kullanılır. Organik kalay maddelerinin kullanıldığı alanların sayısı her gün artmaktadır.

Organik kalay maddelerinin etkileri çeşitlilik gösterebilir. Bulunduğu maddenin çeşidine ve etki altında kalan organizmaya bağlıdır. Trietilkalay insanlar için en tehlikeli organik kalay maddesidir. İnsanlar kalay bağlarını gıdalarla, solunumla ve deri yoluyla alabilirler.
Kalay bileşiklerinin alınması ; uzun dönem etkileri kadar, akut etkilere de sebep olabilir.

Akut etkileri :

• Göz ve cilt tahrişleri
• Baş ağrısı
• Karın ağrısı
• Bulantı ve baş dönmesi
• Şiddetli terleme
• Nefes darlığı
• İdrara çıkma problemleri

Uzun dönem etkileri :

• Depresyon
• Karaciğer hasarları
• Bağışıklık sistemlerinin yetersizliği
• Kromozomsal zedelenme
• Anemi

Beyin zedelenmesi (asabiyet, uyku bozukluğu, unutkanlık ve baş ağrılarına neden olur) .Fakat gıdalardan kaynaklanan kalay zehirlenmeleri çok nadirdir ve sadece çevresel kirliliklerden sonra meydana gelir. Kaydedilebilen tek kalay/kursun zehirlenmesi 19. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiştir.
Kuzey kutbu yolculuğu üyeleri asit gıdalar içeren kalay konserve kutularından dolayı zehirlendiler. Asit, kalay ve kurşunu çözdü ve böylece yolculuk üyeleri tarafından çok yüksek metal tüketimi oldu.

LANTAN

Lantan nadir bulunan elementlerden bir tanesidir ve evlerde bulunan renkli televizyon, florasan lambalar, enerji-tasarruflu lambalar ve gözlük gibi eşyalarda bulunur. Lantanın buharının ve gazının hava ile solunmasından dolayı, çalışma çevresinde lantan çok tehlikelidir. Özellikle uzun süre maruz kalmalarda, akciğerde emboliye neden olabilir. Lantan ayrıca insanlarda kansere neden olabilir, solunduğunda da akciğer kanseri riskini arttırmaktadır. Son olarak ise, insan vücudunda biriktiğinde karaciğer için tehlikeli olabilir. Bununla beraber, gıdalardan kaynaklanan lantan toksisitesi henüz kaydedilmemiştir.

MANGANEZ

Lipid ve karbonhidrat metabolizmasında, kemik ve doku oluşumunda ve üreme fonksiyonlarında gereklidir. Çelik fabrikaları, madenlerde dumanı solunabilir. Ekstrapiramidal sistemde giderek kötüleşme (manganik delilik, parkinsona benzer) yapabilir.

• Akut hepatitlerde,
• Myokard infarktüsünde ve
• Romatoid artritte idrarda artar.

• Maple syrup hastalığında ve
• Fenilketonüride dokularda seviyesi azalır.

Manganez, yeryüzünde her yerde bulunabilen çok yaygın bir bileşendir. Manganez, gerekli toksik üç iz element arasında yer almaz. İnsan vücudunda çok yüksek konsantrasyonlarda bulunursa toksiktir. İnsanlar tavsiye edilen günlük alım miktarları kadar almazlarsa sağlıkları bozulur. İnsanlar tarafından manganezin yüksek alımları, ıspanak, çay ve baharatlar gibi gıdalardan kaynaklanmaktadır. En yüksek konsantrasyonlarda manganez içeren gıdalar tahıllar, pirinç, soya fasulyesi, yumurta, fındık, zeytinyağı, yeşil fasulye ve istiridyedir.

Manganez etkileri başlıca solunum sisteminde ve beyinde gözlenir. Manganez zehirlenmesinin belirtileri halüsinasyonlar, unutkanlık ve sinir hasarlarıdır. Manganez ayrıca Parkinson, akciğer embolisi ve bronşite neden olabilir. Eğer bir erkek manganeze uzun süreler boyunca maruz kalırsa iktidarsızlık oluşabilir. Manganez tarafından neden olunan sendrom şizofrenilik, matite, kasların zayıflığı, baş ağrısı ve uykusuzluk gibi belirtilere sahiptir.

Manganez insan sağlığı için gerekli bir element olduğundan, manganez yokluğu da sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu etkiler aşağıdadır:
– Şişmanlık
– Glikoz intoleransı
– Kan pıhtılaşması
– Deri problemleri
– Düşük kolesterol sevileri
– İskelet bozukları
– Doğum hataları
– Saç renginde değişiklikler
– Nörolojik semptomlar

Referans Aralıklar:

Serum: 1.6–2.6 mg/dL/0.66–1.07 mmol/L
Kritik değer : >100 ng/mL
24 Saatlik Ddrar: 6.0–10.0 mEq/gün / 3.0–5.0 mmol/gün
Kritik değer: idrar: >10 µg /numune

NİOBYUM

Niobyum, nükleer reaktörler, jetler, mermiler, kesici aletler, boru hatları, güçlü mıknatıslar ve kaynak çubuklarında kullanılan paslanmaz çelik alaşımlarının yapımında faydalanılan bir elementtir. Niobyum, solunum yolu ile vücuda alındığı zaman en çok akciğerlerde, ikinci olarak da kemiklerde tutulur. Enzim sisteminin bir aktivatörü olan kalsiyumun çalışmasına engel olur. Konsantrasyonları oldukça düşük olduğu için gıdalardan kaynaklanan niobyum zehirlenmesi ile ilgili veri bulunmamaktadır.

PALLADYUM

Palladyum bileşikleri nadiren kullanıldıkları için insanların çok karşılaştıkları bir madde değildir. Bütün palladyum bileşikleri yüksek derecede toksik ve kanserojeniktir. Palladyum klorit, yutulduğunda, solunduğunda ve deri tarafından emildiğinde toksik ve zararlıdır. Laboratuar hayvanları üzerinde yapılan deneyler sonucunda Palladyum klorit’in kemik iliği, karaciğer ve böbreğe zarar verdiği gözlenmiştir. Ayrıca tahriş edici özelliğe de sahiptir.

Bütün bunlara rağmen eskiden paladyum klorit tüberküloz hastalığının tedavisinde kullanılırdı. Palladyum gıdalarda çok düşük konsantrasyonda olduğu için, gıdalardan kaynaklanan Palladyum toksisitesi ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

PLATİN

Platin reaksiyon vermeyen (oksitlenme, korozyon..vb) soy metaller grubu elementidir. Platinin topraktaki, sudaki ve havadaki konsantrasyonu çok düşüktür. Fakat bazı yerlerde bol miktarda mevcuttur; Güney Afrika, Amerika ve Rusya gibi. Platin birçok metal ürününde etken bileşen olarak kullanılır (elektrotlar gibi), ayrıca bazı kimyasal reaksiyonlarda katalizör olarak kullanılır.

Platin bileşikleri kanser tedavisinde ilaç olarak kullanılır.
Platin metal olarak zararlı değildir, ama platin tuzlarının sağlık açısından birçok zararları vardır. Bunlar;
• DNA da değişiklikler
• Kanser
• Ciltte ve mukoza zarında alerjik reaksiyonlar
• Bağırsak, böbrek ve kemik iliği gibi organlara zarar verme
• Duyma hasarı
Platin tuzlarının zararlarından birisi de, insan vücudundaki diğer tehlikeli kimyasalların (mesela selenyum) zehirliliğini arttırmasıdır. Bununla birlikte, gıdalardan kaynaklanan platin zehirlenmesine rastlanmamıştır.

RODYUM

Çoğu insan Rodyum bileşikleriyle nadiren karşılaşır, çünkü  yalnızca kimya sanayisinde kullanılır. Bütün rodyum bileşikleri oldukça toksik ve kanserojeniktir. Rodyum’un bileşikleri deride koyu lekeler bırakır.
Konsantrasyonları oldukça düşük olduğu için gıdalardan kaynaklanan rhodium zehirlenmesi ile ilgili veri bulunmamaktadır.

RUTENYUM

Çoğu insan rutenyum bileşikleriyle nadiren karşılaşır, çünkü rutenyum kullanımı yaygın değildir. Bütün rutenyum bileşikleri oldukça toksik ve kanserojeniktir. Rutenyum bileşikleri deride koyu lekeler bırakır. Yenilen rutenyumun kemikler tarafından sıkıca tutulduğu gözlenir. Rutenyum oksit, RuO4, toksik ve uçucu olduğundan sakınılmalıdır.
Konsantrasyonları oldukça düşük olduğu için gıdalardan kaynaklanan ruthenium zehirlenmesi ile ilgili veri bulunmamaktadır.

SCANDİUM

Scandium nadir bulunan kimyasal maddelerden biridir. Bu madde; renkli televizyon, floresan lamba, enerji tasarruf lambaları ve cam gibi evlerde bulunan bir çok malzemede vardır. Scandium doğada çok az miktarda bulunur. Scandium genellikle, sadece iki farklı maden cevherinde bulunur. Scandium kullanımı, cam parlatmak ve katalizör üretimine uygunlukları nedeniyle hala artmaktadır.

Scandium çalışma sahası içinde çok tehlikelidir, çünkü nefes alma sırasında gazlar ve nem havayla birlikte solunur. Buda akciğerlerin tıkanmasına sebep olur, özelliklede uzun süre bu ortama maruz kalınırsa. Scandium vücutta biriktiği zaman karaciğer için de bir tehdit unsurudur.

STRONSİYUM

Suda çözünen bileşikler çözünmeyenlere göre insan sağlığını daha fazla tehdit eder. Bu sebeple, suda çözünen stronsiyum bileşikleri suyu kirletebilecek özelliğe sahiptirler. Fakat, içme suyundaki konsantrasyonları çok düşüktür. İnsanlar, hava ve toz soluyarak, gıda ve içecek tüketerek yada stronsiyum içeren toprakla temas ederek düşük miktarlarda radyoaktif stronsiyuma maruz kalabilirler.

Gıdalardaki stronsiyum konsantrasyonu stronsiyumun insan vücudundaki konsantrasyonunu etkiler.Tahıllar, yapraklı sebzeler ve süt ürünleri önemli miktarda stronsiyum içeren gıda maddeleridir. İnsanların birçoğu için stronsiyum alımı orta derecededir. Az miktarda bile insan sağlığına zararı olduğu düşünülen tek stronsiyum bileşiği stronsiyum kromattır. Stronsiyum kromatın akciğer kanserine yol açtığı bilinmektedir. Fakat insanların stronsiyum kromata maruz kalma riski şirketlerdeki güvenlik önlemleri sayesinde büyük ölçüde azaltılmıştır.

Genellikle yüksek stronsiyum konsantrasyonlarının alımı insan sağlığı için büyük bir tehlike olarak görülmemektedir. Sadece bir kişinin stronsiyuma alerjik reaksiyon gösterdiği belirlenmiş, bunun haricinde tespit edilen bir vaka olmamıştır. Çocuklarda, yüksek oranda stronsiyum alımı sağlık için riskli olabilir, kemik gelişimi ile ilgili problemlere sebep olabilir.
Stronsiyum tuzlarının deri döküntülerine ve cilt ile ilgili diğer problemlere sebep olduğuna rastlanmamıştır. Çok yüksek miktarlardaki stronsiyum alımı kemik gelişimini olumsuz etkileyebilir. Fakat bu etki, stronsiyum alımı kg (vücut ağırlığı) için gram seviyelerinde olursa görülür. Gıdalarda ve içme suyundaki stronsiyum seviyeleri belirtilen sorunlara sebep olacak kadar yüksek değildir.

TANTALUM

Tantalum; solunum, ağız yoluyla tüketim veya deriden emilim yoluyla vücuda alındığında zararlı olabilir. Göz ve deride tahrişlere sebep olabilir. Bu materyal üst solunum yollarında ve mukoza (sümüksü) membranlarında tahrişe sebep olur.
Farelere trake yollarından yüksek dozlarda verilen tantalum, üst solunum yolu yaralarına neden olmuştur. Dokularla temas haldeki metalik tantalumun ise hiç bir etkisi olmadığı gözlemlenmiştir. İnsanlarda tantaluma karşı ne kronik belirti ve işaretlerin ortaya çıktığı rapor edilmiş, ne de gıdadan kaynaklanan tantalum toksisitesi kayıt edilmiştir.

TALYUM

Talyum doğada çok az miktarda bulunur. İnsanlar tarafından çok yoğun olarak kullanılmaz, sadece fare zehiri olarak ve elektro-teknik ve kimya endüstrisinde kullanılır. İnsan vücudu talyumu deri yoluyla, solunum organlarıyla ve sindirim yoluyla çok etkili bir şekilde emer.

Metal içermeyen kaplara alınmalıdır. İlaçlar, kozmetikler ve böcek ilaçlarında kullanılır. Talyum zehirlenmesine çoğunlukla büyük miktarlarda talyum sülfat içeren fare zehirinin kazara alınması sebep olur. Bunun sonucunda karın ağrısı görülür ve sinir sistemi tahrip olur. Bazı durumlarda tahrip geri dönülemez boyutlara ulaşır ve ölümle sonuçlanabilir. Talyum zehirlenmesine maruz kalan ve hayatını devam ettirebilen bir insanda titreme, felç olma, davranış değişiklikleri (bozuklukları) gibi sinir sistemi rahatsızlıkları kalıcıdır.

Doğmamış çocuklarda talyum zehirlenmesi, doğuştan gelen hastalıklara sebep olabilir.
Talyum’un vücutta birikmesiyle kronik etkiler görülür. Bunlar körlük, fasyal paralizi, parestezi, periferik nöropati, karaciğer ve böbrek hasarı,yorgunluk, baş ağrısı, depresyon, iştah kapanması, ayak ağrıları, saç dökülmesi ve dikkat dağılmasıdır.

Ayrıca Talyum zehirlenmelerinden dolayı sinir ve eklem ağrıları da görülür. Bunlar Talyum’un gıda yoluyla alınması sonucu oluşur. Bununla beraber, gıda kaynaklı Talyum toksisitesi çok nadirdir ve neredeyse tamamına yakını çevre kirliliğinden kaynaklanır.

Referans Aralıklar:

Kan :<0.5 µg/dL / <24.5 nmol/L .
Kritik doz: 10–800 µg/dL / 0.5–39.1 µmol/L
İdrar: <2 µg/L / <9.8 nmol/L
Kritik doz: 1.0–20.0 mg/L / 4.9–97.8 µmol/L
Öldürücü doz: 5–50 mg

TUNGSTEN

Tungsten’in, Molybdenum’un etkisiyle tesir gösterdiği kanıtlanmıştır. Hayvanlara verilen tungsten metal tozunun tamamıyla zararsız olmadığı çeşitli çalışmalarla gösterilmiştir, fakat herhangi bir kronik etkisi bilinmemektedir. Soluma, akciğerde ve mukus zarında tahrişe sebep olur. Gözlerdeki tahriş sulanmaya ve kırmızılığa sebep olur. Kızarıklık, pullanma ve kaşıntı deri iltihabının tipik belirtilerindendir.
Bu maddeye uzun süreli yada sürekli mazur kalmanın sağlığı daha da kötüleştirdiğine dair bir bilgi yoktur.
Gıdadan kaynaklanan herhangi bir tungsten zehirlenmesi kaydedilmemiştir.

VANADYUM

Çelik sanayinde, fotoğrafçılıkta, böcek ilaçlarında, boyalarda, mürekkeplerde kullanılır. Vanadium’un insan bünyesine alınışı esas olarak gıda maddeleri yoluyla gerçekleşir. Örneğin, buğday, soya fasulyesi, zeytin yağı, ay çiçek yağı, elma ve yumurta.

Vanadium’un yüksek miktarlarda alınması durumunda, insan sağlığına birçok etkisi olabilir. Vanadium eğer hava yoluyla alınırsa bronşit ve zatürreye sebep olabilir. Akciğer, boğaz, göz ve burun oyuğundaki tahrişler vanadiumun en şiddetli etkilerindendir.

Vanadium’un sağlığa olan diğer etkileri şunlardır:
• kalp ve damar yolu hastalıkları
• mide ve bağırsaklarda iltihaplanma
• sinir sisteminde hasar
• karaciğer ve böbreklerde kanama
• deride kaşıntılı döküntüler (isilik)
• şiddetli titreme ve felç
• burun kanaması ve boğaz ağrısı
• güçsüzlük
• baş ağrısı ve mide bulantısı
• baş dönmesi
• davranış bozuklukları

Referans Aralıklar:

Serum: 0.01–0.23 µg/L / 0.20–4.51 nmol/L
Saç: 0.10–0.16 µg/g / 1.96–3.14 nmol/g
İdrar: <0.24 µg/L / <4.7 nmol/L

YTTRİUM

Yttrium nadir bulunan bir elementtir ve evlerimizde kullandığımız renkli televizyon, floresan lamba,
enerji tasarruflu lambalar ve cam ürünleri gibi malzemelerde bulunabilir. Yttrium doğada çok az miktarda ve nadiren bulunabilen bir elementtir. Yttrium genellikle iki farklı cevher çeşidi olarak bulunur. Yttrium kullanımı, cam parlatmak ve katalizör üretimine uygunluğundan dolayı hala artmaktadır.

Yttrium çalışma sahası içinde çok tehlikelidir, çünkü nefes alma sırasında gazlar ve nem havayla birlikte solunur. Buda akciğerlerin tıkanmasına sebep olur. Özellikle uzun süre bu ortama maruz kalınırsa akciğer kanserine bile yol açabilir. Vücutta birikimiyle, karaciğere de zararlı olabilir.
Bu maddenin gıdalardaki konsantrasyonu cok düşük olduğu için gıdalardan kaynaklandığı bilinen negatif bir sağlık etkisi yoktur.

ZİRKONYUM

Zirkonyum ve tuzlarının genellikle sistemik toksikliği düşüktür. Konsantrasyonları oldukça düşük olduğu için gıdalardan zirkonyum zehirlenmesi ile ilgili veri bulunmamaktadır.

ALTIN

Altın, reaktif olmayan bir soy metaldir ve gıdalarda E175 olarak bilinen, yüzey renklendiricisi olarak kullanılmaktadır. SLE ve RA tedavisinde kullanılır. RA tedavisi sonrası toksisite olabilir. Kaşıntı, dermatit, stomatit, albüminüri, nefrotik sendrom, agranülositoz, trombositopenik purpura, aplastik anemi, enterokolit, intrahepatik kolestaz, deride hiperpigmentasyon, periferik nöropati
ve pulmoner infiltratlar görülebilir.

Metal içermeyen kaplara toplanmalıdır.

Referans Aralıklar:

Serum: <10 µg/dL / <0.5 µmol/L

Terapotik düzey: 100–200 µg/dL / 5.1–10.2 µmol/L

BERİLYUM

Endüstriyel (metal sanayi, rafineri, roket imalatı, nükleer tesis, kömür) maruziyet ile kimyasal pnömoni yapabilir. Sarkoidoza çok benzer.

Referans Aralıklar:

24 saatlik idrar: negatif
Kritik değer: >20 µg/L / >2.22 µmol/L

BOR

Borik asitte bulunur. Balda, bebek bezinde de bulunabilir. Zehirlenmesinde ribaflavinüri, letarji, gastroenterolojik semptomlar, parlak kırmızı döküntüler, şok, anemi, kuru-düzensiz eritemler görülür.

Referans Aralıklar:

Serum: <2 mg/L / 33 µmol/L
Kritik değer: >20 mg/L / >330 µmol/L

BROM

Santral sinir sistemi depresanıdır. Likiddir, okyanus ve deniz sularında, fotoğraflarda ve bazı ilaçlarda bulunur. Spinal sıvı basıncını artırır. Akne ve nörolojik bozukluklar yapar.

Referans Aralıklar:

Serum: 20–120 mg/dL / 2.5–15.0 mmol/L
Plazma: 1000–2000 mg/L / 12.5–25.0 mmol/L
Öldürücü doz: 500–5000 mg/kg

FLOR

Diş macunlarında boldur. Floroziste (multipl myeloma, paget hastalığı ve osteoporoz tedavisinde fazla kullanım), Osteosklerozda, dişmacunu yutmada ve bazı kemik hastalıklarında artar.

Referans Aralıklar:

Plazma: 0.01–0.2 µg/mL / 0.5–10.5 µmol/L
İdrar: 0.02–3.2 µg/mL /1.05–168.3 µmol/L

MOLİBDEN

Molibden, uçak ve füze parçalarının yapımında ve ayrıca filamanlarda kullanılır. Petrol endüstrisinde de kullanılır. Molibden sarısı olarak bilinen pigment, kırmızımsı sarıdan parlak kırmızıya değişik renkler vermekte olup boya, mürekkep, plastik ve kauçuk bileşenlerinde kullanılır.

Canlı hücrelerinde eser miktarda bulunan molibden, bitkiler için gerekli olan bir elementtir. Molibdenin biyolojik fonksiyonları genelde bakır metabolizması ile ilişkilidir. Bakır ile ilişkili olmayan fonkiyonlarının en önemlileri şunlardır; ksantin oksidaz, aldehid oksidaz ve sülfid oksidaz enzimlerinin yapısına katılır.

Bunlardan başka; büyüme, hücresel solunum, pürin ve demir metabolizmasına da katıldığı belirtilmektedir.

Molibden solunduğunda veya ağız yoluyla alındığında hafif derecede zehirleyici olabilirler. Molibdenin zehirleyici özelliği, laboratuar verilerine göre, ağır metallere oranla daha düşüktür. İnsanlarda molibdenin yaratacağı akut zehirlenme, gerekli doz çok yüksek olduğundan olası değildir.

Maden, arıtma ve kimya tesislerinde molibdene maruz kalınmadan dolayı zehirlenme potansiyeli varsa da bugüne dek herhangi bir vakaya rastlanmamıştır.

Fazla tungsten alımında, fazla diyetsel alımda, sülfürlü aminoasit zehirlenmelerinde artabilir.

Referans Aral ıklar:

Serum: 0.1–3.0 µg/L / 1.0–31.3 nmol/L

KOBALT

Vitamin B12 sentezinde gereklidir. Eritrosit sentezini stimüle eder. Endüstriyel maruziyette, kardiyomyopatide, diyalizde, kobaltlı bira içiminde artar. Kobolamin (vitamin B12) eksikliğinde
azalır.

Referans aralık:

Serum: 0.11–0.45 µg/L / 1.9–7.6 nmol/L

SİYANÜR

Sodyum siyanür (NaCN), madencilikte cevherden altın ve gümüş çıkarmak için kullanılmaktadır. Sodyum siyanür, zehirli, zararlı bir kimyasal olup, 150-200 miligram kadar (yaklaşık bir aspirin hapı büyüklüğünde) ağızdan alındığında, insanı öldürmektedir. Zehirlenme, katı sodyum siyanürün veya onu içeren eriyiklerinin yutulması, sodyum siyanür tozlarının solunması, ciltten nüfuz ile veya alkali olmayan su veya asitlerle temasından ortaya çıkan hidrojen siyanür gazının (HCN) solunması ile oluşur.

Hidrojen siyanür gazı, akciğerlerden direkt kan dolaşımına taşınacağı için siyanürün kan dolaşımına en hızlı girme yolu solunum ile olur. Siyanür eriyikleri ile direkt temas gözleri tahriş eder. Siyanür, gözlerden hızlı bir şekilde absorbe edileceği için eğer yeterli büyüklükteki miktarlarda absorbe edilirse solunum yolu ile alındığı zamankine benzer belirtiler ortaya çıkabilir.

Hidrojen siyanür buharı, retinaya ve göz sinirlerine hasar vererek görme bozukluklarına neden olabilir. Siyanür eriyikleri cildi tahriş edicidir. Siyanür, korunmayan cilt yolu ile süratle vücuda absorbe edilebilir.

Siyanür iyonu vücutta önemli kimyasal reaksiyonlara karışır. Siyanürün en ciddi etkilerinden biri, vücut hücrelerinin oksijen kullanmasına yardımcı olan bazı kimyasalların (enzimlerin) aktivitelerini engellemesidir. Netice olarak, hücre oksijen kullanamaz ve ölür. Bu tamamen boğulma ile aynı sonuçları ortaya çıkarır. Bu durum havasız veya oksijensiz kalmakla aynıdır. Şiddetli siyanür zehirlenmesinin belirtileri, bulantı ve kusma, nefes nefese kalma, şuur kaybı, çökme, nabız zayıflaması gibidir.

Referans Aralıklar :

Serum: <0.02 mg/L / <0.61 µmol/L
Sigara içmeyenlerde: toksik: >0.1 mg/L / >3.84 µmol/L
Öldürücü doz: <5 mg/kg

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

Yorumlar

  1. Canan dedi ki:

    Aydınlatıcı bilgiler icin tşk.